Tedavisinde bulunduğu birçok kalp krizi ve bacak damar tıkanıklığı hastasının geçmişini incelediğini ve hem kalıtımsal hem de ailelerinde herhangi bir damar ve kalp sorunu olmadığını belirlediğini ifade eden Akgül, "Bu hastaların bazıları ise hayatta sigara bile içmemişlerdi. Şeker, tansiyon gibi risk faktörleri de yoktu ama son zamanlarda artan kilo artışı ve kolesterol yükseklikleri vardı. Anlattıklarında her akşam 'çok az' alkol aldıklarını söylüyorlardı. Ama dikkat etmedikleri başka bir şey daha vardı ki bunu hep ben sorduktan sonra söylediler yani önemsemediler: Meze. Aslında kalbe olmasa da- ki doğru değil- alkolün karaciğeri bozduğunu bildikleri için fazla içmemeye özen göstermişlerdi veya eşleri kendilerini durduruyordu. Ama durmadıkları bir yer vardı ki işte bize gelme nedenleri bu dönemde başlıyordu. Alkol, mezesiz onsuz olmaz anlayışı bu sorunun kaynağı olmuştu." ifadesini kullandı.
'ALKOLÜN KALBE YARARLI OLDUĞU GÖRÜŞÜ YANLIŞ'
Alkolün kalbe yararlı olduğu yönündeki ifadelerin doğru olmadığını vurgulayan Akgül şöyle konuştu: "Bilakis uzun süre tüketilmesiyle 'myopati' denen kalp kası bozulmasına neden olur. Kalp artık eski gücünde çalışamaz. Daha da kötüsü ameliyat şansı bile kaçar, geriye tek seçenek kalp nakli veya yapay kalp cihazlarıdır. Bununla birlikte "olmazsa olmaz" denilen meze ayrı bir risktir. Özellikle bu tüketimler akşam muhabbetlerinde yapılır ve alkolünde etkisiyle kişinin uykusu gelir ve masadan kalktıktan çok az bir süre sonra uyur. Mezeyle alınan yüksek kolesterol artık yakılamaz ve direkt olara damarlarda birikmeye başlar. Nihai sonuç kalp veya bacaklardaki damar tıkması olacaktır ve kişi bize göğüste ağrı veya bacaklarda ağrı, yürüyememe ile gelir. Erken önlemini almayan veya bize bu şikayetler başladığında gelmeyen de kalp krizi veya bacak damar tıkanıklığıyla bu sefer mecburen gelir. Eğer kalpte mezelere bağlı damar tıkanıklığı olup, aşırı da alkol almışsa kalp kas dokusu da bozulmuş olacak yapacağımız ameliyat riski çok daha artacaktır. "
29.06.2012 18:03:21