Ramazan Ayının sosyal hayatımızdaki yeri
Ahmet SEVEN
Aracınızdaki depoda yakıt varsa önünüzde kaç istasyon var düşünmediğiniz gibi farkına bile varmazsınız.
Eğer yakıt ihtiyacınız varsa işte o zaman pür dikkat yakıt istasyonu ararsınız.
Ramazan ayı yakıtı tükenen araçların uğradığı istasyonlar gibidir.
Hem aracınızın ihtiyacını giderir hem de mola vererek yenilenirsiniz.
Aynı zamanda siz ve aracınızın harareti de yatışmış olacaktır.
Bu arada bundan sonra devam edecek yol için programlarınızı yeniden gözden geçirme imkânı bulursunuz.
Ömür nerede sona ereceğini bilmediğimiz bir yoldur.
Bu yolu ancak hazırlık olanlar tamamlayabileceklerdir.
Ruhla bedenin birbirleriyle buluşma noktasıdır.
Bunu güzel bir misalle açıklayalım isterseniz.
Afrika da kayıp şehir arayan arkeologlar Afrikalı işçilerle birlikte yola koyulmuşlar.
Bir ara hızlı gitmiş olacaklar ki Afrikalı işçiler oturma ihtiyacı hissetmişler.
Arkeologlar işçilere daha gidecek yolumuz var neden oturuyorsunuz diye sorunca işçiler; Öyle hızlık gittik ki ruhlarımız geride kaldı. Onu bekliyoruz cevabını vermişler
İş hayatı, hayat meşgalesi derken farkına varmadan bizimde çok hızlı gittiğimiz oluyor.
Üstelik yaşadığımız dünya et ve kemiğin metalle yani teknoloji ile yarış ettiği bir dünya haline geldiğini düşünürseniz bunu daha iyi anlıyoruz.
Böyle bir dünya da Ramazan ayına ne kadar çok ihtiyacımız olduğunun farkına varmak zorundayız.
Görüyoruz anlamıyoruz.
Anlıyoruz görmüyoruz.
Farkına varamadığımız için göremediğimiz onlarca güzellik kaybolup gidiyor.
Zaman selinin içerisinde bir kuru dal veya yaprak gibi akıp gidiyoruz.
Ramazan ayı o yaprağın tutunarak selin tesirinden kurtulduğu bir aydır.
Böylece insanlar kendilerine bir aylık gibi süre içerisinde muhasebe yapma fırsatı tanıyacaklardır.
Neyim neredeyim nereye gidiyorum ne yaptım neler yapabilirim gibi sorulara cevap arayacaktır.
İşte şimdi bunun tam sırası.
Bizi kendimize getiren, varlığımızın farkına vardıran Ramazan Ayı geldi.
Hoş gelmiş sefa gelmiş.
Ağırlamak bize düşüyor.
01.05.2019 12:46:00