EDİTÖR'DEN...
Hukuki yönleriyle ele alınan eleştiriler ilk bakışta haklı görünse de gerçeği yansıtmaya yetmiyor.
Şimdi Samsunda parkomat uygulamasından önceki dönemi göz önüne getirelim.
Şehrin trafiğinin en yoğun olduğu cadde ve sokaklarda park edilen araçları bir hatırlayın.
Özel park alanıymış gibi günlerce orada kalıyor satışa çıkarılmış birçok aracın üzerinde ilan levhalarıyla adeta seyyar oto galerileri hatırlatıyordu.
Üzerleri toz ve çamurdan görünmez hale gelen araçlar belli ki günlerce hiç yerinden ayrılmıyordu.
Acil işi olanlar birkaç dakikalığına bile olsa durma imkanı bulamıyor böylece iş aksamalarına sebep oluyordu.
Yani yollar işgal edilmiş durumdaydı.
Kısacağı yollar isteyenin istediği gibi işgal edilmiş durumdaydı.
Erken gelen aracını bırakıyor bir daha da hatırlayınca kadar dokunmuyordu.
Bir bakıma trafik felç olmuştu.
Peki ya şimdi?
Yani Parkomat uygulamasından sonra ne oldu?
Hiç de olmazsa aracınıza bir yer bulabiliyor üstelik emniyetli bir şekilde bırakıp işlerinizi takip edebiliyorsunuz.
Tabi bunun bir süresi var.
Ne kadar ücret yatırmış saat kullanma hakkı almışsanız o kadar bekleyebiliyorsunuz.
Sürenizi aşarsanız aracınızın camına uyarı belgesi yapıştırılıyor siz de aradaki farkı ödeyip oradan ayrılabiliyorsunuz.
Sözü fazla uzatmaya gerek yok.
Parkomata kim karşı kim karşı değil.
Aslında karşı olan da bunun sağlıklı bir çözüm olduğunu biliyor.
Birilerine laf yetiştirebilmek için malzeme bulmuş gibi saldırıyor.
Parkomatla birlikte şehre gelen düzen trafiğe gelen rahatlamayı gözden kaçırmak inkar etmek mümkün değil.
Bunun tartışmasını boş ve gereksiz görüyorum.
Üstelik süreyi aşıp birkaç defa ceza yazılmış birisi olarak bu satırları kaleme alıyorum.
Özgür bağımsız ve tamamen hür bir anlayışla olaya baktığınızda gerçekleri daha net görebileceğiniz kanaatindeyim.
Böyle gereksiz tartışmalarla vakit kaybettirip gündem yapmaya çalışmak modasını yitirmiş işlerden birisi.
Bugünlük bu kadar yeter.
03.03.2016 12:05:30