Olimpiyat şampiyonu eski milli güreşçi Müzahir Sille, 85 yaşında hayatını kaybetti
Yaklaşık iki aydır yoğun bakımda bulunan ve kalp yetmezliği nedeniyle vefat eden Sille'nin cenaze namazı yarın ikindi namazına müteakip Maltepe merkez camisinde kılınacak.
Sille, milli takım formasıyla 1960 Roma Olimpiyat Oyunları'nda 62 kiloda Türkiye'ye altın madalya kazandırmıştı.
İŞTE ONDAN GERİYE KALAN MUHTEŞEM BİR HATIRA
Ölürsen Türk Bayrağına sarılı tabutunu ben taşıyacağım
"Müzahir Sille 1960 Roma Olimpiyatları için gittiği Roma'da hastalanmış doktorlar apantist teşhisi koymuşlar ve hemen ameliyata alınması gerektiğini söylemişlerdi. Bunu duyan Yaşar Doğu doğruca hastaneye koşar, Hasta yatağında ameliyat sırası bekleyen Müzahir'e;
-"Müzahir yarın güreşler başlıyor. Apandist ameliyatı olursan Roma'da Olimpiyat Şampiyonluğunu kazanma şansını elinden kaçıracaksın. Böylesine bir fırsatı yaşantın boyunca bir daha yakalayamazsın. Bütün gece düşündüm. Kararımı açıklıyorum;'Sana ameliyat yasak!' Ölürsen Türk Bayrağına sarılı tabutunu ben taşıyacağım"
Bu sözü söyleyen Yaşar Doğu'ydu. Her hareketi, ağzından çıkan her sözü ölçülü her yerde kendisine saygı duyulan bir kişidir bu.
Ameliyat masasından şampiyonluk kürsüsüne
Müzahir Sille şöyle bir düşündü ve hemen yatakta doğruldu. Tek cümle söyledi; "Haydi gidelim hocam?"
Finale gelinceye kadar yaptığı müsabakalarda 5 galibiyet elde eden ve hiç yenilmeyen Macar güreşçi İmre Polyak'a herkes 'Şampiyon'gözüyle bakıyordu. Ancak Polyak Müzahir Sille ile yaptığı karşılaşmada yenilginin acısını tatmış birincilik kürsüsüne çıkan Müzahir Sille olmuştu.
Tam o sırada İstanbul Eyüp'te yalınayak bir kadın sokaklarda bağırarak koşuyordu; 'Onu ben doğurdum? Onu ben doğurdum. O benim oğlum?'
Müzahir Sille Roma'da ise başantrenör Yaşar Doğu'nun omuzlarındaydı. Birkaç yıldan beri hiç mağlubiyet yüzü görmeyen Polyak'ı yenerek altın madalya kazanan Sille, "Hayati tehlike var, kesinlikle ameliyat olmalısın" şeklindeki doktorlarn öğütlerini değil, "Ölürsen seni Türk Bayrağına sarıp vatana taşıyacağım. Güreşmesilin"diyen Yaşar Doğu'yu dinlemiş, bunda da hiç zararlı çıkmamıştı.
Aradan 35 yıl geçti. Müzahir sille hala apantist ameliyatı olmadı"
(Ali Gümüş, Şampiyonlar Geçiyor, S. 136, Türk Güreş Vakfı Yayınları, 1994)
Al baba, aile şerefimizi kurtardım
Şampiyon olduktan sonraki bölümü Müzahir Sille'den dinleyelim:
"Finalde güreştiğim Macar Imre Polyak'ı güreş hayatında çırpan yegâne güreşçi ben oldum. Güreşi 4-1 galip bitirdim ve Olimpiyat Şampiyonu oldum. Minderden indim, eşofmanlarım takım arkadaşım Sadrettin Özden'in kucağında beraber duşa giderken ağlayarak sordum: 'Ben şampiyon mu oldum?'Sadrettin Özden de ağlayarak cevap verdi: 'Evet Müzahir, şampiyon oldun'Türkiye'ye dönüyoruz, madalya kutum kucağımda. Havaalanına indik; arabada annem, babam ve şoför olan dayımın oğlu var. Öne oturdum ve arkaya dönerek madalya kutumu babama verdim. İki kez dünya ikincisi olduğumda bozularak bana 'aile şerefimizi kurtar' diyen babama, 'Al baba, aile şerefimizi kurtardım' dedim"
Müzahir Sille, Yaşar Doğu'nun sözünü dinlemesinin karşılığını görmüş Olimpiyat Şampiyonluğunu kazanmasının yanı sıra kendi ifadesiyle 'aile şerefini' de kurtarmıştı
***
Ne yazık ki zor şartlar altında ülkemize şampiyonluklar kazandıran milli güreşçilerimiz için asıl zorluk ülkelerine döndüğünde başlıyordu. Adeta aldıkları madalya ve elde ettikleri zaferler görünmezden gelmişti. Bu yaşadıkları sevincin üzerine dökülen ateş gibi bir şeydi.
Zira:
Denizcilik Bankası'nda çalışan Olimpiyat Şampiyonu Müzahir Sille ve Dünya Şampiyonu Yaşar Yılmaz ve Milli Güreşçi Tan Tarı'ya mesai günlerinde antrenmana gitmeleri yasaklanmış şampiyon güreşçilerimiz işten çıkarılma tehlikesi ile karşı karşıya kalmışlardı. Denizcilik Bankası ve Havuzlar Müdürü şampiyon güreşçilere 'Ya spor yahut iş'demiş ve mesai saatlerinde antrenmana gitmeyi men ettiğini kendilerine tebliğ etmiştir.
KAYNAK: Ahmet Seven- 'Türk Güreşinin Sembol İsmi YAŞAR DOĞU 2016-Ankara' Kitabından
***
YAŞAR DOĞU İLE İLGİLİ OLARAK ŞUNLARI SÖYLEMİŞTİ
Müzahir hakkını helal et ben gidiyorum
1961 senesinde Rahmetli Yaşar Hoca İstanbul geldi. İstedi ki İstanbul'daki şampiyonlar bir ev sahibi olsun. Epey dolaştı. Eyüp' ün üst tarafındaki tek katlı bahçeli evleri dolaştı. Ben size daha iyi yerler bulacağım dedi. Bir gün İstanbul güreş ihtisas kulübüne geldi. İdmandan çıktık koluma girdi,cebinden bir elma çıkardı bana verdi hiç yaptığı şey değildi. Şaşırdım. O mesafeyi çok iyi ayarlayan büyük bir hoca idi? Böyle bir olayı hayatımda ilk defa gördüm. Sonra Camiye gittik namaz kıldık. Daha sonra türbeye gittik. Dua ettik. 'Müzahir hakkını helal et ben gidiyorum' dedi. Hocam sanki öleceği kendisine ayan olmuş gibi bir hali vardı. Hocam dedim bizim sende ne hakkımız olabilir helal olsun. Daha sonra ertesi gün vefat ettiğini öğrendim yıkıldık. Hocamızın bir elma vermesi kolumuza girmesi benim için büyük bir olaydı.
O herkese son derece saygılıydı
1960 senesi Emirgan'da kamptayız. Çok susuzum, çok açım adeta yanıyorum. Ağustos ayında
Emirgan vapur iskelesinin tam karşısında kafeterya gibi bir yer vardı. Yukarı çıktık ve kenara oturduk tam denizi seyrederken Eğil Müzahir dedi. Hocam hayırdır. Eğil diyorum eğil. Kendisi de eğildi bende eğildim. Nerede ise masanın altına girdik. Koca yiğit Celal Atik Hoca' ya, arkadaşına olan saygısından dolayı ona görünmemek için saklandı. Aslında merhaba hocam diyebilir merhabalaşırdı. Fakat o sporculuğun dostluğun ve saygının en büyük örneğini sergiledi. Bu hatırayı hayatım boyunca unutamam.
*Müzahir Sille (d. 21 Eylül 1931, 17 Mayıs 2016 İstanbul)
1960 Yaz Olimpiyatlarında altın madalya, Dünya Güreş Şampiyonası'nda 1955 ve 1958'de gümüş madalya, Balkan Şampiyonası'nda 1959 yılında bronz madalya kazanmıştır.
1961-1986 yılları arasında kariyerini Almanya'da sürdürmüştür. 1986 yılında güreşi bırakıp antrenörlüğe başlamıştır.
Alıntı: Ahmet Seven-Türk Güreşinin Sembol İsmi YAŞAR DOĞU 2016-Ankara Kitabından
18.05.2016 00:45:40