Korkmaz; Canan Karatayı arıcılardan özür dilemeye çağırıyorum

İlimizde TÜYAP Samsun Fuar ve Kongre Merkezi'nde düzenlenen 2. Karadeniz Kitap Fuarı'na konuşmacı olarak katılım sağlayan Kalp ve İç Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Canan Karatay 'Yaşam Boyu Sağlık' isimli söyleşide yağ ve ekmek tüketimine a

CANAN KARATAY'A YANIT

Dr. Ali KORKMAZ

İlimizde TÜYAP Samsun Fuar ve Kongre Merkezi'nde düzenlenen 2. Karadeniz Kitap Fuarı'na konuşmacı olarak katılım sağlayan Kalp ve İç Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Canan Karatay 'Yaşam Boyu Sağlık' isimli söyleşide yağ ve ekmek tüketimine ait değerlendirme yanında bal tüketimi konusunda da bilgi vermiştir. Yaptığı konuşmada "Ömrünüzün kısalmasını istemiyorsanız kesinlikle bal yemeyin. Bal ve pekmez benim gözümde sıvı şekerdir ve vücuda zararı vardır. Sağlıklı olmak için, köy tereyağları ve soğuk sıkım zeytinyağları bolca tüketilmelidir. Vatandaşlar özellikle uzun ömürlü yaşamak için günde 30 adet zeytin tüketsinler" açıklamalarında bulunmuştur.


Basına yansıdığı kadar ve yansıdığı şekliyle tam bir facia hükmünde olan bu yaklaşımı ve bilgilendirmeyi tüm Türkiye arıcıları adına kınıyoruz. Tamamen yanlış, hatalı ve önyargı dolu bir konuşmadır. Bu haliyle 60 bin arıcının emeği hiçe sayılmış, kanser gibi bir hastalığın baş sorumlusu gibi bal lanse edilmiştir. Kansere karşı sağlıklı olmak için bal tüketilmesinin yararları gibi bir cümle içinde kullanılması gereken bal, kanser yapıcı bir ürün olarak dillendirilmiştir. Arıcılık sektörünün paydaşları olarak bu yaklaşımın hatalı olduğunu düşünmek istiyor ve Sayın Canan Karatay'dan doğru bir açıklama ile özür bekliyoruz.


Arıcılar yılın önemli bir kısmını evinden uzakta ve dağ başında geçirerek geçimini temin etmeye çalışan üretici kesimdir. Elde ettikleri ürünler bir gıda maddesi olmasının ötesinde binlerce yıldır ve günümüzde de şifa kaynağı olarak kullanılmaktadır. Yapılan binlerce bilimsel çalışma ile bu özellikleri her geçen gün ortaya konulmaktadır. Su başta olmak üzere her bir besin maddesinin fazla ve yanlış tüketilmesinin insan sağlığına olan zararının olduğu gerçeğini çarpıtarak bunu bala yönelik olarak gündeme getirmesi, dikkat çekmek ve ticari kaygılarla yapılmış bir açıklamadır.


Sansasyonel konularla popülaritesini korumak ve yükseltmek amacıyla yapılmış bir açıklamadır. Kitaplarının, konferanslarının ve sektördeki ücret endişesinin bal üzerinden güçlendirilme stratejisidir. Bir tıp doktoru olarak her besinin fazla ve yanlış kullanımının insan organizmasında nasıl bir zarara yol açacağını bilmemesi gibi bir olasılık düşünülemez. Bu nedenle yaptığı açıklamaların tamamen şahsi rant kaybı kaygısından kaynaklandığına inanıyoruz. Zira bilimsel bilgiler Canan Hoca'nın söyleminin hatalı olduğunu, doğru bilgilerin çarpıtılarak yanlış şekilde sunulduğunu göstermektedir. Kısaca şahsi menfaati için bilimsel bilgileri çarpıttığı, medyatik olmak uğruna bilimin feda edildiği, fayda/zarar sınırının dikkate alınmadan olumsuz sonuçlardan yola çıkılarak bir gıda ve şifa ürünü olan balın her koşulda karalandığını göstermektedir.


Yaptığı konuşma içerisinde kullandığı tereyağının insanlık tarihi boyunca baldan çok sonra insan yaşamına girdiğini, çok daha önceden balın tüketildiğini ve bu anlamda en doğal besinin bal olduğunu bilmekten aciz bir bilim insanı konumundadır. Doğadaki her bir besin maddesi insan tarafından tüketilmekte ve tükettiği besinin çeşitliliği arttıkça ömrünün uzadığı da bilinmektedir. Bu nedenle insanlığın ilk geliştiği yıllarda çok az besin ile yaşayan insanoğlu, süreç ilerledikçe besin kaynaklarını çeşitlendirmiş ve bugünkü noktaya ulaşmıştır. İlk insanların 20-30 yıl yaşamasına karşılık, medeniyetin gelişmesi ve besin çeşitliliğinin artmasına paralel olarak bugün ortalama 70-80 yıl yaşaması bu nedenledir.


Elbette ki hasta insanların diyetlerinde kullanılan besinlerin miktarı ve çeşidi değiştirilecektir. Ancak bu durum besinlerin zararlı olduğunu değil, var olan hastalık esnasında zararlı olabileceğini göstermektedir. Tıpkı et, süt, yumurta, ekmek, peynir, gibi pek çok besinin diyetlerde yasaklanması gibi. Bu sonuçtan yola çıkarak bu ürünlerin tüketiminin zararlı olduğunu söylemek için kişinin bilim insanı değil, rant ve şöhret kaygısı olması yeterlidir.
Yine tarihsel geçmişe insanlık birikimine baktığımızda bal, tüm toplumlarda çok önemli bir yere sahiptir. Firavun mezarlarında balın bulunmasının temelinde yatanın öte dünya ve o dünyada en değerli besinlerin kullanılacağı inancıyladır. Tarihsel birikim bu inancın temelini oluşturmaktadır. Kutsal kitaplarda balın sürekli övülen bir gıda/şifa maddesi olarak öne çıkması en basitinden toplumsal/kültürel birikimin yansımasıdır. Kuranı Kerimde de balın şifa özelliğinin öne çıkarılması gıda özelliğinden çok daha ötede değil zehir, şifa özelliğini vurgulamak amacıyladır. Tüm tarihsel kaynaklarda arı ve bal üzerinde tek bir olumsuz yazının bulunmaması yanında, dünyada üzerinde bilimsel çalışmaların en yoğun yapıldığı besinlerden olması da bu durumu desteklemektedir. Balın bireysel olarak alerjiye neden olması, ormangülü balının tansiyon düşürücü etkisinin olması, aşırı tüketilmesinin şeker komasına neden olması veya şekerin kanser üzerine olumsuz etkisinin olması gibi spesifik örneklerden yola çıkarak tüm bu birikimi sıfırlamak mümkün değildir. Tıpkı bir tıp doktorunun şahsi menfaatlerini yüceltmek uğruna rant kaygısıyla yaptığı yanlışlarından yola çıkarak tüm tıp doktorlarını en ağır suçlarla suçlamanın yanlışlığı gibi!


Sonuç olarak basına yansıdığı şekliyle, Canan Karatay tarafından yapılmış olan açıklama gerçeklikten çok uzaktır. Bir sektörü ve çalışanlarını rencide etmiştir. Ayrıca tüketicilerin sağlıklı ürüne ulaşması noktasında şüpheler oluşturmuştur. Bu nedenle kendisini, yaptığı yanlış açıklamayı düzeltmeye ve ülkemiz arıcılarından ve tüketicilerinden özür dilemeye çağırıyoruz.


10.03.2017 22:24:33