Derin Düşünme Sendromu
Işıl KOL
Bazen o kadar detaylı düşünürüz ki, yapılacaklar listesimizi, geçmişe olan öfkemizi, geleceğe dair hayallerimizi, günlük tempomuzu önce düşüne düşüne zihinimizde tasarlarız. Tüm bu tasarımı hayata geçiremeden bir süre sonra çok yorgun ve bitkin hissederiz. Beden en çok düşünürken yorulur ve kendini kaldıramaz hale gelir.
Bunun nedeni düşünce girdabından çıkamamak, bunu alışkanlık haline getirmek ve mükemmeli aramaktır.
Toplumda çok hastalık gibi görünmesede, kişiyi üretkenlikten alı koyan önemli sendromundan biridir "Derin düşünme sendromu"
Büyük ihtimallede çocuklukta edinilmiş bir alışkanlık olduğundan kişi normal halini çok ta sorgulamaz. Taa kiii artık düşünceden çıkamadıgını beyninin içinde yaşadığını farkedene kadar.
Tabi ki sorun varsa çözümüde var. Bu alışkanlıktan çıkabilmek için bir çok yol var. Kendi danışanlarımda da deneyimlediğim iki basit yol istikrarlı olunduğunda muhteşem sonuç üretir.
1. Dengeli bir şekilde bedeni aktifleştirmek. Spor büyük katkı sağlar bu yolculukta. Varoluşsal sistemimiz beden ve zihni aynı anda kullanmaya çokta uygun degil aslında. Beden çalışırken zihni bi ölçüde dinlendirmiş oluruz.
2. Ve en etkili olanı yazmak. Düşüncelerinizi geldigi gibi yazmak. Saçma salak ne geliyorsa geldigi gibi yazıp kagıda dökmek. Sonrasında yazdıklarınızı yakmak, yırtmak, yok etmek. Beynimize bitti imajı verir. Zihnimizi karanlık bir odada sizden enerji çalan bir hırsız gibi düşünün.
Düşüncelerinizi yazmaya başladığınızda o karanlıga ışık tutup o alanı görünür kılarız. Göründüğünü farkeden zihin zamanla hunharca yaptığı hırsızlığı bırakacak. Motivasyonuzu, enerjinizi yükseldiğini, yorulmadıgınızı ve bedensel zindeliginizi çok etkin ferkedeceksiniz...
12.12.2024 18:38:29