Aldırma
Ahmet SEVEN
Ne diyordu Karacaoğlan; Koyun meler kuzu meler, sular hendeğine dolar, ağlayanlar birgün güler, gamlanma gönül gamlanma
İnsanoğlu yeryüzüne gelirken iki şeyi de yanında getirmiş.
Biri sevinç biri de keder.
Bunlar hiçbir zaman bir başına kalmamış.
İkisi de insanoğlunun gönlünde mesken tutmuş, bir arkadaş gibi yaşayıp gitmişler.
Madem onlar bizim gönlümüzü mesken tutmuş, öyleyse bizim de onlarla arkadaş olmaktan başka çaremiz yok.
Bu ikisi insanın freni olmuşlar.
Sevinçte aşırı gidecek olsa, keder basmış frene.
Keder de aşırı gidecek olsa bu defada sevinç.
Biri olmadan diğeri demir almamış limandan.
Biri kış olmuş biri bahar.
Biri kavuşmaksa, öteki ayrılık.
İkisi de insan adlı gemide yol alıyor.
Bugün başında bir hüzün var.
Aldırma geceden sonra gelir sabah.
Her karanlığın bir de gündüzü vardır.
Her yokuşun bir düzü olduğu gibi.
Hani ne demiştik acılardır adam eden adamı.
Dertsiz insandan koru kendini demiş büyükler.
Sen de derdin kadar büyüksün işte.
Güneşe yüzünü çevirmeyen meyveler ham kalıyor.
Sen de acı ateşinde pişiyorsun unutma.
Olgun bir başak gibi başını eğiyorsan bu boyun büküş değildir.
Büyüklüktür.
Sadece baş eğmek değildir başağın bu hali.
Aynı zamanda yüzünü gözünü geldiği yer olan topraktan da ayırmamaktır.
Aldırma diyorum.
Sen de aldırma işte.
Ne demişlerdi hani: Hain ölür demir çürür.
Eğer bir gün acıları engel olarak görür de yolundan kalırsan o zaman kederlen.
İşte o zaman dövün.
Unutma dertlerinle de güzelsin.
İşte o zaman sevinçlerin yüzünde gökkuşağı renkler oluşturur.
Belki sen göremezsin fakat bakanlar görür.
Evet, görür mü görür.
01.05.2019 11:06:00