Bilal Erdoğan'ın katıldığı ve açılışını yaptığı programlara Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Çiğdem Karaaslan, Samsun Valisi İbrahim Şahin, Ak Parti Samsun Milletvekilleri Ahmet Demircan , Fuat Köktaş, Hasan Basri Kurt, Av.Orhan Kırcalı, Büyük Şehir Belediye Başkanı Yusuf Ziya Yılmaz, OMÜ Rektörü Prof. Dr. Sait Bilgiç, AK Parti İl Başkanı Muharrem Göksel, İlçe Başkanı Adnan Varol, İlçe Belediye Başkanları ve STK temsilcileri katıldı.
Sevgi Kafede sabah kahvaltısıyla başlayan Türkiye Gençlik Vakfı (TÜGVA) Yüksek İstişare Kurulu Üyesi Sayın Bilal Erdoğan'ın programı daha sonra çeşitli yerlerde devam etti.
Samsun'da önemli açıklamalarda bulunan Erdoğan'ın programlarına yoğun katılım oldu.
BİLAL ERDOĞAN'IN YAPTIĞI AÇIKLAMALARDAN SATIR BAŞLARI:
STK'ların birbirlerine karşı destek vermeleri gerektiğini söyleyen Türkiye Gençlik Vakfı (TÜGVA) Yüksek İstişare Kurulu Üyesi ve Ensar Vakfı Genel Kurul Üyesi Bilal Erdoğan, "Samsun'da olmaktan dolayı çok mutluyum. Bir çok vakfımıza, sivil toplum kuruluşlarına destek veriyoruz vermeye de devam edeceğiz.
Önem verdiğim konulardan birtanesi bütün STK temsilcilerinin biraraya gelerek istişare etmesi, ümmet bilinci dediğimiz kavramı ortaya çıkartmasıdır. STK'lar benzer sahalarda yapılan etkinliklerde birbilerine destek olmalı, istişareler etmeli, logolarını dahi yan yana koymalarını istiyoruz. Örneğin eğitim alanındaki faaliyetlerde bir STK'ımızın salonu var başka STK'mız salon arıyor. O STK'mıza destek vermeliyiz. İstanbul'da bu bilinç başladı, Samsun'da da inşallah başlar bunu temenni ediyoruz" dedi.
' Ecdadın vakıf anlayışında sokak hayvanlarından uçan güvercinlere kadar vakıfların bulunduğunu söyleyen Erdoğan, "Bizim de vakıflarımızı sivil toplum faaliyetlerimizi daha sürdürebilir kılacak şekilde vakıflarımızı desteklememiz lazım. Bütün sahalarda faaliyetlerimizin olması lazım. Mesela sağlığın çeşitli alanları var. Çeşitli hastalıklarla ilgili vakıflar dernekler var. Bizim camiamızda bu şekilde bir vakıf ve derneklerin olmadığını görüyoruz. Bizim müşkülü olanı bulacak faaliyetler içerisinde olmamız lazım.
Sadece eğitim alanında faaliyetimizin olmaması lazım. Örneğin kültür ve sanat alanında zayıf olduğumuzu tespit etmek lazım. Kültür ve sanat alanında da sivil toplumumuzun aktif olması lazım. Çevre alanında aktif olmamız lazım. Müslümanlar olarak bu kadar sağlam inançlarımız var iken başka sivil toplumlara bırakmamız doğru bir yaklaşım değil. Denizin temizliğinden tutun yeşil alanların bakımına kadar aktif olarak rol almamız lazım. Bugün de Terme İlçesi'nde fidan dikme etkinliğimizle bu yeşil alanların oluşması adına katkı vereceğiz.
Referandum sürecine ve yeni anayasa paketine de değinen Erdoğan, şunları söyledi: "İnşallah yeni dönem de güçlü bir evet çıkmasıyla birlikte, yeni bir sistem Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi olduğu zaman, yasama ile yürütme arasındaki çizgi belirginleşmiş olacak. Yasama ile yürütmeyi ayrı sandıklarda oyun kullanılır hale getirmekle gerçek anlamda birbirini denetleme imkanı vermiş oluyoruz. Yasama faaliyeti artık hükümet veya bakanlık tarafından meclise gelmeyecek, yasama faaliyetini meclis yapmış olacak.
Bizim STK'lar nerede devreye giriyor? Meclis gerçekten yasama faaliyeti yapacağı için artık bürokratlarla ilgili yapmayacak. Çevre ile ilgili çevre STK'larına, kültürle ilgili kültür STK'larına, eğitimle ilgili eğitimle ilgili STK'larına yasama organı başvurmak zorunda kalacaklar. Bizim bu konulardaki uzmanlıklardan, birikimlerimizden faydalanmak zorunda olacaklar. İnşaallah Türkiye'de yeni dönemde sivil toplumun kendi sahalarında yön verebilecek konuma erişmiş olacak.
16 Nisan'ın toplumun daha sivilleşmesi, halkın iradesinin ülke yönetimine katılması adına dönüm noktası olacağını söyleyen Erdoğan, "Bir çok karanlık senaryolar üretilmeye çalışıyor. Türkiye'de darbeler dönemi bitmiştir diye kendimizi kandırmayalım. 1999'da İstanbul'da büyük deprem oldu bundan sonra olmayacak diyebilir misiniz? Türkiye darbeleri de malesef böyle. Bu işin Osmanlı dönemine uzanan geçmişi var. Biz bunlarla hesaplaşmış değiliz. Ne 1960, ne 1980 ne 28 Şubat'a ne de 15 Temmuz'da daha hesaplaşmadık. İnsanlığa bunla ilgili ceza bile ödemiş değiller. Bilakis mahkemelerde terbiyesizce rahat tavırlar, yalanın dolanı bin para bunları izliyoruz malesef. Dolayısıyla Türkiye'de darbeler dönemi bitmiş demek öyle kolay değil. Bu konuda duyarlı olacağız. Depreme karşı nasıl hazırlıklı olmamız gerekiyorsa darbelere konusunda da hazırlıklı ve duyarlı olmamız lazım"
24.03.2017 20:19:30