ALİ FUAT BAŞGİL'DEN GENÇLERE ÖĞÜTLER

Haber Girişi : 08 Ağustos 2019 22:44
ALİ FUAT BAŞGİL'DEN GENÇLERE ÖĞÜTLER
Çalışmak için müsait vakit ve saat bekleme. Bil ki her gün, her saat çalışmanın en uygun zamanıdır.

Ord. Prf. Dr. Ali Fuat Başgil’den Gençlere Öğütler


1) Çalışmak için müsait vakit ve saat bekleme. Bil ki her gün, her saat çalışmanın en uygun zamanıdır.


2) Çalışmak için müsait yer ve köşe arama. Bil ki her yer,her köşe çalışmanın en uygun yeridir.


3) Çalışmaya oturduğun zaman tıpkı ateş hattında düşmanı gözleyen bir asker gibi uyanık ol ve dikkat kesil; bütün ruhi, bedeni kuvvetinle kendini işine ver.


4) Devamlı ritmik çalış. Her gün aynı saatlerde mutlaka çalışmaya otur.


5) Düşünen insan, maden kuyusunda kazma sallayan işçiden daha çok çalışır. Fikri çalışmalar için günde, devamlı olarak aynı vakitte, 2-3 saat yeter. İbn-i Sina ‘Katb-u Şifa’ adlı eserini günde iki saat çalışarak yazmıştır.


6) Çalışmayı uzun ara vererek terk etme. Her günün derdi ve işi ayrıdır.


7) Bir eseri ne kadar tamamlarsan(bitirirsen), ondan istifade o kadar fazla olur. Bir günde ve bir zamanda yapman gereken işi ertesi güne bırakma. Zira her günün derdi de, işi de kendine yeter.


8. Her gün bir eserden yüksek sesle beş-on sayfa oku. Bu sayede konuşma ve söz söyleme kabiliyetin artar. Bu sayede konuşma ve söz söyleme kabiliyetin artar. Bir hitabı, dersi iyice öğrendikten sonra, kitabı kapayıp neler öğrendiğini gözden geçir. Daha sonra bunları not et. Dikkat et: Sözlerin ve yazıların kısa, açık ve manalı olsun.


9) Rastladığın edebi, güzel yazıları ezberle. Bu sayede hem kelime ve ifade hazinen zenginleşir, hem de hafızan kuvvetlenir. Bir konu ve mesele hakkında bir yazı veya eser yazmaya karar verdiğinde, önce bu konu üzerinde yazılmış diğer bir eser oku.


10) Sıradan bir kimse zamanı nasıl harcayacağını düşünür. Akıllı insan ise zamanı nasıl değerlendireceğini düşünür. Zira kaybedilen bir saniyeyi dünyanın bütün hazineleri getiremez.


11) Gece yatağına uzandığın zaman, o gün ne yaptığını ve yarın ne yapacağını kendine sormadan uyuma.


12) Gene bil ki, çalışma sevgisi güçlükleri yenmekten doğar ve kuvvetlenir. Güçlüğü yenmekten hâsıl olan manevi zevk eşsizdir. Emin ol ki,harpte zafer yılmayanındır. Sebat önünde güçlükler erir ve imkânsız görünen mümkün olur.


13) İşinde rastladığın güçlüğü evvela parçalara ayır. Her parçayı birer birer sırayla yen. Mesela bir dersi en basit elemanlarına; kısım,fasıl ve bahislere ayır. Sırayla her bahsi iyice noksansız öğrenip anlamadan,diğer fasıla geçme. Yani attığın adımı iyice basmadan, diğerini atma.


14) Hasta ve yorgun değilsen tatil aylarında bile yavaş ve az da olsa çalış. Ta ki çalışma ihtiyacın körlenmesin ve tekrar çalışmaya koyulmak için zahmet çekmeyesin. Dinlenme bahanesiyle asla boş durma. Boş oturmanın içi, işlemeyen demir gibi, pas tutar.


15) Bir işi yapmaya koyulduğunda telaşlanıp sabırsızlanma. Sakin ve metin ol. Yol al, fakat acele etme. Sindirerek çalış ve öğren. İşinde ve dersinde herhangi bir fikir ve noktayı ihmal edip geçme. Küçük ihmalden bazen büyük zararlar doğduğunu unutma.


16) En yeni fikirler, eski fikirlerin elbise giymiş halleridir. Dilbilgisi bir gaye değil araçtır. Asıl amaç olan fikir zenginliğidir. Kişinin kıymeti dilinin altında ve kaleminin ucunda gizlidir. Onu öz ve yazı açığa vurur.


Unutma Çocuğum


Bu yazı Ordinaryüs Prof. Dr. Ali Fuat Başgil'in "Gençlerle Başbaşa" kitabından alınmıştır. 


Çalışma hayatının genel kanunları : Okuyucum! Her işin ve mesleğin kendi bünyesine göre çalışma ve işleme usul ve kuralları vardır. Bunu meslek sahipleri bilir. Bir de fizik ve fikri her nevi çalışma hayatının ve genellikle başarılı olmanın, düşünen aklın şaşmaz kanunları halinde bir takım genel ve rasyonel düsturları vardır ki, ben burada bunlardan benim bildiği kadarını açıklayacağım.


Çalışma için uygun gün ve saat bekleme. Bil ki, her gün ve her saat çalışmanın en uygun zamanıdır.


Çalışmak için uygun yer ve köşe arama. Bil ki, her yer ve her köşe çalışmanın en uygun yeridir.


Bir günde ve bir zamanda yapman Iâzım gelen bir işi (bir dersi, bir vazifeyi) ertesi güne bırakma. Zira her günün derdi gibi, işi de kendine yeter.


Bir zamanda yalnız tek bir iş yap, yalnız bir ders, bir kitap,hatta bir fasıl üzerinde çalış. Ta ki, dikkattin ve kuvvetin yayılıp zayıflamasın. Bir zamanda birden fazla iş yapayım diyen, hiçbirini tam ve temiz yapamaz. Dünyaca tanınmış olan büyük İslam müteferriki "İmam-ı Gazali"ye "İhya-i Ulum" adlı muazzam eserini nasıl bir çalışma ile vücuda getirdiğini sormuşlar: "Bir zamanda yalnız bir fasıl, bir bahis, bir konu üzerinde çalıştım." demiş.


Başladığın bir işi (bir dersi, bir kitabı, bir vazifeyi yapıp bitirmeden başka bir işe (derse, kitaba ve vazifeye başlama. Yarıda kalan iş başlanmamış demektir.


Bir günün işini (dersini, vazifesini) bitirdikten sonra ertesi gün ne iş yapacağına karar ver. Yahut, hiç olmazsa çalışmaya başlamadan evvel, hangi iş (ders, kitap) üzerinde çalışacağını düşünüp kararlaştır ve çalışmaya bu kararla otur.


Bir işe baş!amadan, bir dersi öğrenmeye, bir kitabı okumaya oturmadan evvel düşün ve çalışman için gerekli olan şeyler arasında ve elinin altında bulundur. Tâ ki, ikide bir kalem, kağıt aramaya kalkıp da dikkatin dağılmasın.


Bir işe başlamadan evvel o işi (dersi, vazifeyi, kitabı) en kısa bir zamanda, en kolay ve en temiz bir şekilde nasıl yapmak, nasıl öğrenip etüd etmek mümkün olduğunu iyice düşünüp hesapla.


Çalıştığın bir iş (bir ders, bir kitap, bir yazı) üzerinde herhangi bir güçlüğü yenmeden bir adım bile gerileme. Gene bil ki; çalışma sevgisi güçlükleri yenmekten doğar ve kuvvetlenir. Güçlüğü yenmekten hasıl olan manevi zevk eşsiz bir zevktir. Emin ol ki; harple zafer ve işte başarı yılmayanındır. Sebat önünde güçlükler erir ve imkansız görünen, mümkün olur.


Bir dersi, bir kitabı en basit elemanlarına, kısım, fasıl ve bahislerine ayır. Sıra ile her bahsi iyice ve noksansızca anlayıp öğrenmeden öbür bahse geçme. Fasıllar ve bahisler üzerinde bir kör gibi yürü. Yani attığın adımı iyice basmadan öbürünü atma.


Devamlı ve planlı çalış. Ve her gün aynı saatlerde mutlaka çalışmaya otur. Çalışmayı uzun süre kesip terk etme. Hasta ve yorgun değilsen tatil aylarında bile yavaş ve az da olsa çalış ki, çalışma alışkanlığın körlenmesin ve tekrar çalışmaya koyulmak için zahmet çekmeyesin.


Bir iş üzerinde yorulursan dinlenmek için işini değiştir ve çalışma hızını yavaşlat. Fakat dinlenme bahanesi ile, asla boş oturma. Boş oturanın içi işlemeyen demir gibi, pas tutar.


Verimli çalışmayı sakın iş üzerinde geçirdiğin zamanla ölçüp de, eh bugün şu kadar saat çalıştım, yetişir deme. Çalışmanın sonucuna ve öğrendiğine bak.


Fikrî çalışmalar için, aynı saatlerde devamlı ve düzenli bir surette, günde iki üç saat bile yeterlidir. Büyük İslam düşünürü İbn-i Sina,dünyaca meşhur olan Kitabu-ş-şifa'sını, her gün, sabah namazından sonra Bağdat'taki bir camiin büyük kandili altında oturarak, kuşluk vaktine kadar,yani takriben iki saat çalışmak suretiyle vücuda getirmiştir. Meşhur İngiliz düşünürü Spencer, muzazzam eserlerini, günde iki saat çalışarak yazmıştır. Her sene bin, bin iki yüz sahifelik eser veren Fransız edibi Emile Zola'ya bu başarısının sırrını sormuşlar: "Hergün yalnız üç saat çalışır ve yazarım." demiş.


Sabırlı ol genç dostum. Damlaya damlaya göl ye aynı noktaya düşen damlacıklar zamanla mermeri bile deler.


Bir işe başladığın bir dersi öğrenmeye başladığın, bir dersi öğrenmeye, bir kitabı okumaya koyulduğun zaman telaş edip sabırsızlanma. Sakin ve metin ol yol al, fakat acele etme. Sindirerek çalış ve öğren.


İşinde ve derslerinde herhangi bir fikrî noktayı küçümseyerek ihmal edip geçme. Küçük ihmalden bazen büyük zararlar doğduğunu unutma.


Gece yatağına uzandığın zaman, o gün ne yapacağını kendine sormadan uyuma


Her gün iyi bir eserden yüksek sesle beş on sahife oku. Bu sayede konuşma ve söz söyleme yeteneğin gelişir,


Rastladığın edebi, felsefi bazı; güzel parçaları ezberle. Bu sayede hem kelime ve ifade haznen zenginleşir hem de hafızan kuvvetlenir.


Çalıştığın bir dersin, bir kitabın fasıl ve bahislerini bitirdikçe, kitabı kapayıp, okuduğunu ezberden özet halinde not et. Bir dersi,bîr kitabı en iyi anlayıp öğrenmenin yolu, onu bu şekilde yazmaktır.


Bir dersten öğrendiğin, bir kitaptan okuduğun fasıl ve bahisleri arkadaşlarınla ezberden müzakere ve münakaşa et. Bu suretle hem zekan işler ve öğrendiğin hazmolur, hem hafızan kuvvetlenir; hem de düzgün konuşma ve fikirlerini açık o!arak ifade etme yeteneği kazanırsın.


Dikkat et: Sözlerin ve yazıların kısa, açık ve anlamlı olsun.
Fikrî çalışmanın herkesin mizacına göre değişen verimli ve eşref saatleri vardır. Bunlar bazı kimseler için sabahın erken saatleri, bazıları için de öğleye doğru, öğleden sonra, gece saatleridir. Kendini yokla ve senin eşref saatlerin hangileri ise, bunları hiç bir eğlenceye feda edip kaçırma.


Okuduğun bir kitapta rastladığın güzel bir parçayı veya orjinal bir fikri yerini ve sahifesini işaret ederek not. Bu suretle biriktirdiğin nottan bir dosyaya veya bir iş kutusuna sırasıyla yerleştir. Bir yazı yazmak veya bir eser yapmak istediğin zaman bu notlar senin için zengin bir malzeme hazinesi olur.


Bir konu hakkında bir yazı veya bir eser yazmaya karar verdiğin zaman, evvela bu konu üzerince evvelce yazılmış eserleri oku. Ta ki;yazılmış ve söylenmiş şöyle tekrar edip ömrünü israf etmeyesin.


Gök kubbe altında yepyeni hiçbir fikir yoktur. En yeni fikir. Eski bir fikrin yeni bir elbise giymişidir.


Her şeyden evvel, ana dilini iyi konuşmayı ve iyi yazmayı öğren. İnsan için en faydalı olanı kendi ana dilidir.


Dilbilgisi bir amaç değil, bir araçtır. Asıl amaç olan,fikir zenginliğidir.


Kişinin kıymeti dilinin altında ve kaleminin ucunda gizlidir. Onu söz ve yazı açığa vurur.


Bir işi yapıp yapmamakta kararsızlığa düştüğün vakit, iki şıktan her birinin fayda ve zararlarını iyice hesapla. Faydası çok, zararı az olan şıkkı tercih et.


Bir işe öfkeli ve sinirli iken karar verme. Bekle öfken geçsin. Zira öfke île kalkan zararla oturur.


Çok konuşma. Yerinde ve özlü konuş. Kıymet ve tesir çok sözde değil, yerinde ve özlü sözdedir.


Kimsenin yüzüne karsı söyleyemediğini arkasından söyleme ve bil ki arkadan konuşma korkaklığın en kötü şeklidir.


Kimsenin cahilliğini yüzüne vurma. Bil ki insanları en ÇOK kızdıran ve gücendiren, cahilliklerinin yüzlerine vurulmasıdır.


Yalan söyleme. Yalan söyleyen yakalanma korkusu içinde yaşayan hırsız gibidir.


Daima olduğun gibi görün, göründüğün gibi ol. Olduğundan fazla görünmek isteyen, karşısındakilere kendi ahmaklığını göstermiş olur.


Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.