• İHSANBAŞKAN

Ahmet Seven: Neşet Ertaş bu toprakların gönül sesidir

SAMSUN HABER Haber Girişi : 25 Eylül 2021 07:44
Ahmet Seven: Neşet Ertaş bu toprakların gönül sesidir
Samsun Yazarlar Derneği Başkanı Ahmet Seven Türk Halk Müziğinin efsane isimlerinden Bozkırın Tezenesi Neşet Ertaş'ın vefatının 9. Yılında bir anma mesajı yayınladı.

25 Eylül 2012 tarihinde aramızdan ayrılan ünlü ozan Neşet Ertaş yapılan anma etkinlikleriyle unutulmadı.


Samsun Yazarlar Derneği Başkanı Ahmet Seven Türk Halk Müziğinin efsane isimlerinden Bozkırın Tezenesi Neşet Ertaş'ın vefatının 9. Yılında bir anma mesajı yayınladı.

 

Ahmet Seven: "Neşet Ertaş'ın söylediği türküler Anadolu insanının yürek sesidir. Türkü söylerken gönülden gönüle köprüler de kurmuştur. Bu türküler Türkün ruh mayası ve çimentosudur. Milletimizin ortak sesi, insanımızın ortak dilidir. Dil birliği, gönül birliği, vatan birliğinin sesidir. Her eserinde ayrı nasihat vardır. O bu toprakların sesidir. Neşet Ertaş Türkülerle vatan sevgisinin gönül dilinin manifestosunu yazmıştır. Neşet Ertaş Türkü çığırırken Türk’ü söyleyen ozanlarımızdan birisidir. Bıraktığı ses asırlarca yaşayacaktır. Ruhu şad olsun" dedi.

 

NEŞET ERTAŞ SÖZLERİ

Türk ozanlık geleneğinin son temsilcisi , UNESCO tarafından dünya kültür mirası olarak kabul edilen , Büyük Halk Ozanı , bir sanatçı olmaktan öte bir bilge ve bir filozof olduğunu gösteren sözleri ;

''Bir de şu var; Gönlün'ün eşini bulan garip değildir.''

''Aşk biterse yorulur insan, ben ne zaman ölürsem Neşet yoruldu desinler.''

''Ne söyleyim şu dünyanın haline dağlar ayrı ayrı, çöl ayrı ayrı, şu insanlar bölüşmüşler dünyayı Hudut ayrı ayrı yol ayrı ayrı.''

''Biz doğduğumuzdan beri yoksulduk. Varlığı görmedik ki yoksulluktan şikayet edelim.''

''Ne söyleyim şu dünyanın haline dağlar ayrı ayrı, çöl ayrı ayrı, şu insanlar bölüşmüşler dünyayı hudut ayrı ayrı yol ayrı ayrı.''

Özü gülmeyenin yüzü güler mi?

Can yakıp da kalp kırma. Senin de gül benzin solacak bir gün.

Her canlının kalbi Allah'a bağlı. Herkes ettiğini bulacak bir gün.

Darda kaldım diye umutsuz olma, Yok iken dünyayı var eden vardır.

Mühür gözlüm, seni elden sakınırım kıskanırım.

İnsanları birbirinden ayıran mezhepçilere karşıyım, mezheplere değil.

Ahu gözlerini sevdiğim dilber, sana bir sözüm var diyemiyorum.

Uyku girmez gözüne, gönlü viran olanın.

İlimsizlik bilgisizlik yüzünden. Cehalet hortlayıp çıka? mı çıkar?. Sevgisizlik saygısızlık yüzünden İnsan insandan bıkar? mı bıkar?.

Ağla sazım ağlanacak zamandır.

Kadın insandır. Biz erkekler ise insanoğlu.

Gönül Mecnun olmuş çölde geziyor.

Bir de şu var; Gönlün'ün eşini bulan garip değildir.

Kendi kendisinden utanmayan, yeryüzünde hiç kimseden utanmaz.

Biz doğduğumuzdan beri yoksulduk. Varlığı görmedik ki yoksulluktan şikayet edelim.

Sevgi dünyasına yalan girmez, gönülden sevmeyen Hak'ka eremez.

Kendini bilen bilmeyenin kusuruna bakmaz!

Denizi seyretmek gibidir bozkırda gökyüzünü seyretmek.

Aşk biterse yorulur insan, ben ne zaman ölürsem Neşet yoruldu desinler.

''Güneşe gülle at, karartır mı hiç? Allah sevmediğini yaratır mı hiç? İnsan olan insan darıltırmı hiç? Haksızlık haksızın özünden olur.''

''Uyku girmez gözüne , gönlü viran olanın.''

''Namerde muhtaç olmayacak ve ömrünü tamamlayacak şekilde bir ekmek parası lazım. Bunun fazlası, fazladır. İnsan tam ömre göre ölçmeli onu. Bugün son ekmeğini yeyip ölmeli, artan bir şey kalmamalı. Eğer ben öldüğümde bir çuval unum kalmışsa, ben suç işledim demektir…''

''İnsanları birbirinden ayıran mezhepçilere karşıyım, mezheplere değil.''

''Hak bildiğim yoldan ayrı gitmedim, koğular getirip gıybet etmedim, gönülleri kırıp can incitmedim, bir garip sazımı çaldım giderim.''

"Şeytanca hiçbir şey çalmadım, hırsızlamadım. Ne aldımsa, ne verdimse aşk ile aldım, aşk ile verdim karşımdakine."

''Özü gülmeyenin yüzü güler mi?''

''Kalpten kalbe bir yol vardır . Gözünen görünmez sırdır.''

''Ben diyorum ki, insan ve insanoğlu var. Ayrımcılığın sonu kavgadır, kavganın karı var mı?'

''Denizi seyretmek gibidir bozkırda gökyüzünü seyretmek.''

''Kendi kendisinden utanmayan, yeryüzünde hiç kimseden utanmaz.''

''Gönül kimi severse, aşk onda güzeldir.''

Nerde bir türkü söyleyen görürsen korkma yanına otur. Çünkü kötü insanların türküleri yoktur!…

''Ulu arıyorsan, Analar ulu Sevmişiz Gönülden, Olmuşuz Kulu Analar insandır, Biz İnsanoğlu."

''İlimsizlik bilgisizlik yüzünden. Cehalet ho?tlayıp çıkar mı çıkar. Sevgisizlik saygısızlık yüzünden İnsan insandan bıkar mı bıkar.''

''Darda kaldım diye umutsuz olma, Yok iken dünyayı var eden vardır.''

''İnsanın sevdigini kaybetmesi,Dişini kaybetmesi kadar ilginçtir.Acısını o an yaşar, yokluğunu ömür boyu.''

''Kalpten kalbe bir yol vardır…Görülmez..''

''Can yakıp da kalp kırma. Senin de gül benzin solacak bir gün. Her canlının kalbi Allah'a bağlı. Herkes ettiğini bulacak bir gün.''

''İsterim ki bu dünyada, Hiç kimse cahil kalmasın , Okusun ilmin kitabın, Cahilden akıl almasın ''

" İnsanın derdi ne kadar büyük olursa gülüşü o kadar sıcak olurmuş, o dert güzelleştirirmiş onun yüreğini. öyle derler, bizim buralarda. o derdin büyüklüğü neye göre ölçülür biçilir bilmem ben. fakat birinin gülüşünün sıcaklığını hissettim mi, anlıyorum ki derdi çok. güzelleşmiş derdiyle."

"Hepimiz devletin sanatçısıyız. Bu sıfat ayrımcılık gibi geliyor." diye reddeder.

''Kusur görenindir.''

''Gurbette olanların hiç biri mutlu değil ben mutluyum diyene rastlayamassın. Neden?Gurbet herkesin içinde taş gibidir.''

''Sevgi dünyasına yalan girmez.Gönülden sevmeyen hakka eremez.''

''Akordu bozuk sazdan , ağzı bozuk kızdan , Menfaati için seni silen dosttan hayır gelmez.''

''Ağaçtan düşen yaprak nasıl kurumaya mahkumsa, Gönülden düşen insan da unutulmaya mahkumdur.''

"Bir ulusun türkülerini yapanlar, yasalarını yapanlardan daha güçlüdür."

''Sen beni gülünce, mutlu mu sandın, Yalandan yüzüme gülen dünyada..''

''Birisi var etti beni , birisi yar etti beni ''

''Halden anlamayanı kendi haline bırak, Zaman ona halini anlatır kurban olduğum...''

''İnsana lazım olan iki sokum ekmek ve yatacak bir yer fazlası haramdır''

''Gölgeye Girenin Gölgesi Olmaz''

''Aşkınan Çalışan Yorulmaz''

''Sadık bir yâr bulup yaşa, Onun dışındakiler boşa, El aklıyla gezen başa, Bin bir türlü hâl gelir.''

''Dünyada hiçbir şey bizim değil, bizim olan verdiğimiz emektir''

''İnsan değer verdiği şeylere gözüyle bakar, yüreğiyle taşır''

''İncinmiş olanın ahı, nereye gitse bulur sahibini''

 

 

NEŞET ERTAŞ KİMDİR?

 

Neşet Ertaş 1938 Çiçekdağı, Kırşehir'de doğdu. 25 Eylül 2012, İzmir'de vefat etti. Abdallık geleneğinin son büyük temsilcisi. Yaşar Kemal, Ertaş'ı "Bozkırın Tezenesi" olarak adlandırmıştır.

 

ÇOCUKLUK YILLARI

 

Babası bağlama ustası Muharrem Ertaş, annesi Döne Ertaş'tır. 8 yaşına kadar doğduğu köy olan Kırtıllar Köyü'nde yaşamış, sonrasında ailesi ile birlikte İbikli Köyü'ne yerleşmişlerdir. 12 yaşındayken annesi Döne'yi kaybetmiştir. Babası Muharrem Ertaş, Yozgat'ın Kırıksoku Köyünden Arzu isminde bir kadınla evlenince bir süre bu köyde yaşadıktan sonra Yozgat'ın Yerköy ilçesine yerleşmişlerdir.

 

Ertaş, ilkokula gittiği yıllarda önce keman, sonra da bağlama çalmayı öğrendi. Babası Muharrem Ertaş ile birlikte yörenin düğünlerinde sazı ile türküler söylemeye başladı. Ertaş, etkilendiği tek kişinin babası Muharrem Ertaş olduğunu söyler. Bu durumu şu şekilde ifade eder; "Babamla ben aynı ruhun insanlarıyız."

 

SANAT HAYATI

 

Neşet Ertaş, Kırşehir ve ardından 2 yıl da Kırıkkale'de bulunduktan sonra 1957 yılının sonunda İstanbul'a gelerek Şen Çalar Plak'ta ilk plağını Neden Garip Garip Ötersin Bülbül adı ile babası Muharrem Ertaş'a ait bir türküyle çıkarır. 2 yıl İstanbul'da çalıştıktan sonra Neşet Ertaş Ankara'ya yerleşir ve sahne hayatına burada devam eder. 1962'de İzmir Narlıdere'de askerliğini yapar. Askerliğini yaptıktan sonra Ankara'da çalıştığı gazinoda Leyla isminde bir kızla tanışır ve hemen evlenir. Babası Muharrem Ertaş, Neşet'in bu evliliğine şiddetle karşı çıkar. Bu olaylardan sonra Neşet Ertaş ve Muharrem Ertaş uzun yıllar konuşmazlar. Neşet Ertaş ve Leyla Ertaş'ın bu evlilikten Döne, Canan adında iki kız ve Hüseyin adında bir erkek çocukları olur. 7 yıl evli kaldıktan sonra 1970'lerin başlarında ayrılırlar.

 

1978 yılında alkol ve sigara kullanımından dolayı parmaklarından felç geçirir ve işsiz kalır. Kardeşinin daveti üzerine Almanya'ya gider. Tedavi olur. Çocuklarının eğitimi ve sanatsal çalışmalarından dolayı uzun bir süre Almanya'da kalan sanatçı, 2000 yılında İstanbul'da verdiği konserle sahne hayatına geri dönmüştür.

 

Demirel zamanında kendisine sunulan 'devlet sanatçılığı' unvanını; "O dönem Süleyman Demirel cumhurbaşkanıydı. Devlet sanatçılığı bana teklif edildi. Ben, 'hepimiz bu devletin sanatçısıyız, ayrıca bir devlet sanatçısı sıfatı bana ayrımcılık geliyor' diyerek teklifi kabul etmedim. Ben halkın sanatçısı olarak kalırsam benim için en büyük mutluluk bu. Şimdiye kadar devletten bir kuruş almadım, bir tek TBMM tarafından üstün hizmet ödülünü kabul ettim. Onu da bu kültüre hizmet eden ecdadımız adına aldım." diyerek geri çevirmiştir.

 

Halk bu tavra destek vermiş ve Neşet Ertaş âdeta yaşayan bir efsane olmuştur. Unesco Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesi kapsamında yapılan ulusal envanterlerden Yaşayan İnsan Hazineleri Türkiye Ulusal Envanterine alınarak yaşayan insan hazinesi kabul edilen Ertaş, 25 Nisan 2011 tarihinde İTÜ Devlet konservatuvarı tarafından fahri doktora ödülüne layık görülmüş, bağlamadaki tavrı ve türküleri konservatuvarlarda ders olarak okutulmuştur. Hayatı ve eserleri Doç. Dr. Erol Parlak tarafından iki ciltlik bir kitap hâlinde yayımlanmıştır.

 

NEŞET ERTAŞ ÖLÜM YILDÖNÜMÜ

 

25 Eylül 2012 tarihinde İzmir'de tedavi gördüğü hastanede ileri evrede prostat kanseri nedeniyle yaşamını yitirmiştir. Cenazesi Kırşehir Bağbaşı Mezarlığında toprağa verilmiştir.

 

Mezarı ise babası Muharrem Ertaş'ın yanındadır. Mezar taşında ise ''Sakin ol ha, insanoğlu. İncitme canı, her can bir kalp, Hakk'a bağlı. İncitme canı, incitme.'' yazılıdır.

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.