Bağımsız Gazetecilik Platformu'nun Dünya Basın Özgürlüğü Günü'nde başlattığı Mehmet Ali Birand Konuşmaları'nın ilkini yapan Ahmet Altan dikkat çekici açıklamalarda bulundu.
Konuşmaların ilkini, 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü'nde, edebiyatçılığının yanı sıra gazeteciliğin de her kademesinde çalışmış bir yazar olan Ahmet Altan gerçekleştirdi.
Ahmet Altan'în konuşmasında "Gazetecilik nedir?" sorusuna verdiği cevap ve babaannesi ile ilgili anlattığı örnek dikkat çekti. İşte Altan'ın o konuşması;
"Bana sorarsanız yüzde doksan dokuzu alçaklık ve korkaklık, yüzde biri ise dürüstlük ve cesaret olan bir meslektir. Ve o yüzde birlik kısmıyla dünyayı da hayatı da değiştirmekte büyük rol oynar. (...)
(...)Peki, hep bildiğiniz şeylerden söz etmeyeyim, biraz da bilmediklerinize değineyim.
Daha az dramatik bir iki örnek vereyim.
Kendi ülkemde olanlardan, kendi başıma gelenlerden, bizzat yaşadıklarımdan.
Benim babam çok ünlü bir solcu yazar, ayrıca İstanbul'un ilk sosyalist milletvekillerinden.
Babamın sosyalist kavganın tam göbeğinde olduğu, benim çocukluktan gençliğe geçtiğim yıllarda bir gün eve gelen gazetelerin birinin manşetinde kocaman bir yazı gördüm.
Babaannemin genelevde çalışmış olduğunu ve "vesikası" bulunduğunu yazıyordu.
Babaannem, Türkiye'nin ikinci cumhurbaşkanı olan İsmet Paşa'nın topçu okulundaki komutanı olan bir generalin kızıydı.
Zavallı kadına gazeteyi o sabah gitiği bankada göstermişler, o da düşüp bayılmıştı. O sıralarda altmışlı yaşlarında olan babaannem ayıldığında ilk sözü küçük bir kız çocuğu gibi "ya babam bunu görseydi" olmuştu.
Büyüdüğümde ben de bu gazeteciliğe ve kavgalara karıştım.