AHLAKİ ÇÖKÜNTÜ
Öyle bir zaman yaşıyoruz ki mutlaka ahlaki bir çöküş örneği ile karşılaşıyoruz. Her gün haber programlarında en enteresan ve toplumsal yapımıza uygun olamayan bir sürü haberle karşılaşıyoruz, esefle izliyoruz. Gerek kadın programlarında ve gerekse dizilerde kültürümüze aykırı birçok şeyle karşılaşıyoruz.
Sokağa çıktığımız da birbirine sevgisi saygısı olmayan insanlarla karşılaşıyoruz. Yol kavgası yapanla mı yoksa karşıdan gelene yol vermeyenleri mi, sinyal kullanmaya tenezzül etmeyenle mi, mütevazılık kavramı yok olmuş gitmiş.
Eskiden insanlar yolda karşılaştığı insanlara selam verirken şimdi birbirini yiyecekmiş gibi bakıyor. Toplu taşıma araçlarında büyüklere çocuklu kadınlara engellilere yer verilirken bugün insanlar ayakta kalan kişinin niteliklerini görmezden geliyor.
Yanlış olan şeyleri hiç sorgulamadan savunmaya geçerken, tarafgirlik noktasında objektifliği kaybetmiş olarak karşısındaki fikirleri hiçe saymak ve üzerine de hakaret edercesine ‘boş konuşuyorsun’ cümlesini saygısıza kullanabiliyor.
Edep derseniz unutulmuş bir şey. Toplumuzun inanç yapısı gözetilmeksizin vitrinlerde iç çamaşırıyla resimlenen erkek ya da bayan resimleri ile acımasızca reklam yapılıyor ve teşhircilik adeta tavan yapmış durumdadır.
Ve ayrıca eskiden ramazan aylarında acık olan lokantalarda içeride yemek yiyen insanlar görünmesin diye perdeleme yapılırdı. Bugün ise elinde sigara ile dolaşan mı ararsınız ya da elinde simitle, alenen yiyecekle dolaşan insanlarımızı görürsünüz. Çocuklarımızın eline su şişesi almaya utanırdık. Şimdi ise sokakta kimse yokmuş gibi davranıp, alenen içenleri görür olduk.
Ama ne hikmet se toplum olarak nasıl bir millet olduğumuzu, ahlaki temellerimizin nereden geldiğini ve en önemlisi Türk milletinin binlerce yıllık töre ve ahlak yapısını ve en önemlisi bağlı olduğumuz dinimizin bizlere öğrettiği ahlak yapımızı unuttuk.
Bunlar inanın sadece bir özet. Geneli yazmaya kalksak çıldırırız.
Sahi ne olacak bu halimiz? Bir yerlerde bir düşünüp te bu işlerin muhasebesini yapsak mı? Sel içinde sürüklenen kütük gibiyiz. Köklerimizden koptuk sürükleniyoruz.