ADINI SEN KOY!
Kimse, kimseye güvenmiyor!
Söze itibar yok!
Öz çürümüş!
Baba, evladına güvenmiyor bir kere!
Anne, sütünü helal etmiyor!
Çocuk, her ikisinden de şikayetçi!
Öğrenci öğretmenine!
Öğretmen öğrencisine..
Bakkal, çırağına; çırak, bakkalına güvenmiyor!
Nuriye kadın, su katıyor, süte!
Nuri dayı, su katılmamış süt diye satıyor!
Müşteri, esnafa güvenmiyor!
Tüccar, müşteriye!
Hasta, hekime güvenmiyor!
Hekim hastaya!
Kadın kocasına güvenmiyor!
Koca, kadınına!
Hoca, cemaate güvenmiyor; cemaat hocasına!
Asker, komutanına; Komutanı askerine!
Amir, memuruna, memur amirine, işçi patronuna, patron işçisine!
Kısaca, özete, nihayet, günün sonunda; az kelâm, çok kelâma güvenmiyor!
İnsan kendine güvenmiyor usta kendine!
Fikrine, zikrine duygularına, kalbine!
Kumaş terzisine, şiir, kaleme, tel, mızraba güvenmiyor!
Yol yolcusuna, yolcu yola; Leyla mecnuna, mecnun leylaya!
'Bülbül güle, gül bülbüle' de güvenmeyip dert olmuşsa; bağın ne anlamı var, bağbanın ne anlamı var!
Böylesine, bu kadar güvensizliğin olduğu bir dünyada, neyi, kime, kimi neye emanet edip de güveneceğiz!
Birbirimize akıl verip, ahkâm kesmenin evvelinde, olmayan samimiyet, özü tükenmiş, sesi kısılmış, yüreklere geçmeyen söz var!
Gayri, bağlayıp dili, alıp başını gitmek var!
***