Vakit itibarıyla 2024 Paris Yaz Olimpiyat Oyunları da gelip geçti.
Bazı şeyler var ki geliyor fakat geçmiyor.
Bu olimpiyatlar da öyle.
Zira bir tane bile bu da bizim altınımız diyecek madalyamız yok.
Kısacası ikincilik ve üçüncülüklere razı olup çıkıverdik.
Razı olmadık mecbur kaldık.
1984 yılından bu güne tam 40 yıl sonra yine aynı akıbeti yaşadık.
Bütün dallarda madalya alabilirsiniz ancak içinde altın yoksa bu bir şey ifade etmez.
Olimpiyatlarda altına bakarlar.
Birincilik kürsüsüne çıkıp çıkmadığınız önemlidir.
Çok istedik olmadı işte.
Bu arada teselli olarak bütün branşlarda çok iyiydik.... diyebilirsiniz.
Daha da ile giderek altını saymazsak altın gibi başarılar sergiledik diye düşünebilirsiniz.
Mesela Yusuf Dikeç'in hareketini örnek göstererek bu kaç altına bedel diye sorabilirsiniz.
Evet Yusuf Dikeç'in orada sergilediği idealist ruh çok şey ifade etti.
Ne ile taşıdığı ve yansıttığı örnek davranış ile...
Şimdi gelelim esas mevzumuza.
Sporcu yetiştirmek için yalnızca branş hareketlerini öğretmek yetmez yetmiyor da.
Bizim Türk sporcularına verecek felsefeniz olmalı, idealini, ruhunuz...
Örnek olarak rol model olarak alacakları kahramanları olmalı.
Mesela güreşte.
Adından başka hiçbir şeyini öğretmediğiniz Yaşar Doğu gibi bir kahramanımız var bizim.
Ahlak ve mücadelesiyle bütün gençliğe rol model olabilecek nitelikte bir isim.
Hem şampiyon hem hoca, hem yönetici hem de güreşe felsefe kazandıran bir yiğit.
Sporcularımız bu anlayış ve donanımda olsaydı eminim bir altın değil altınlarla birlikte gelirlerdi.
Gençlik ve Spor Bakanlığı, Federasyonlar elinizi şakağınıza koyup düşünün.
Gereken dersi alın.
Bu işler yalnızca spor dediğimiz teknik hareketlerle çözümlenmiyor.
Üç beş sporcuya bel bağlamakla, göz boyamakla ya da cilalamakla olmuyor.
Sporcuya yaptığı sporun felsefesini ruhunu kazandıracaksın.
O elbiseyi giydireceksin.
Kahramanları olmayanlara yol tarif etmek zordur.
Anladık mı işin aslı neymiş?
Nereden geçiyormuş?
Güreşe adım atan her sporcu Yaşar Doğunun hayatını felsefesini adı gibi bilmeli ruhuna sindirmelidir.
Görün bakın siz o zaman minderleri, meydanları...