HER ÇOCUK ÖĞRENİR

 HER ÇOCUK ÖĞRENİR

​Suyun taşı delmesi taşın kuvvetinden değildir, damlaların sürekliliğindendir. 
​Vaktiyle bir çocuk vardı. Eğitimi için bir okula kayıt olmuş azimli bir öğrenciydi. Çalışır, emek verir, öğretmenlerini dinler, ödevlerini eksiksiz yerine getirmeye çalışır, öğretilenleri anlamaya çalışırdı.

​Fakat bir sorunu vardı. Tüm çabalarına rağmen pek bir şey öğrenemezdi. Tüm cabalarına rağmen arkadaşları onu geçmişlerdi. O ise hâlâ aradaki mesafeyi kapatmaya çalışıyor ama arkadaşlarından geri kalıyordu.
​Bir gün bir karar verdi ve kendine şunları söyledi:

​"Aklım dersleri almıyor. Zekâm yeterli değil. Bu şartlarda okuyamam. En iyisi evime, köyüme geri döneyim."

​Ve bir sabah okulunu geride bırakıp yola koyuldu. Uzun süre gittikten sonra çok da yorulduğu bir anda yolun kenarındaki bir mağaraya sığındı.
​İçeriye girdi, bir köşeye uzandı ve uyuyuverdi.

​Sonra gözleri mağaranın tavanından yere damlayan su damlalarına takıldı kaldı. Sular yukarda birikiyor, büyüyor ve yerdeki taşın üstüne düşüyordu.
​Bu belki binlerce yıldan beri devam eden bir süreçti. Kim bilir kaç yıldır bu böyle devam ediyor su damlaları yavaş yavaş taşı aşındırıyordu. Suyun düştüğü yerdeki taşın üzerinde bir oyuk oluşmuştu. Yumuşak yaradılışlı olan su, sert kaya parçasının üzerinde bir tesir meydana getirmiş ve belirgin bir iz bırakmıştı.

Su damlası ne kadar yumuşak olsa da yıllar içerisinde her gün ve devamlı vuruşlarla taşı delmeyi başarmıştı işte...

​Birden bazı şeyler aklında şekillenmeye başladı.

Kendisine bu olaydan şu dersi çıkardı. Kendisi de ısrarla derslerine çalışır, defalarca tekrar ederse taşın üzerinde suyun iz bırakması gibi dersleri de aklına yerleştirebilirdi.

​Kendine: "Benim kafam şu taştan daha sert değil ya" dedi.

​Sabretmeli, çalışmalı, daha çok çalışmalıydı. Önemli olan sabırla ve ısrarla ders çalışmak ve kararlı olmaktı. İşte o zaman dersler kafasında iz bırakırlardı.
​Hemen kalkıp ayrıldığı okuluna döndü. Çalıştı, daha çok çalıştı, gecesini gündüzüne kattı. Arkadaşlarının bir seferde anladığı konuları gerekirse on kez tekrar etti ve zamanla konuları aklına yerleştirmeye ve öğrenmeye başladı. Bu çabaları zamanla sonuç verdi. Arkadaşlarıyla arasındaki farkı kapattı, hatta onları geçti.
Zamanla devrinin en önemli ilim adamlarından birisi haline geldi. Yüzün üzerinde eser yazdı.

Ama mağarada kendisine çıkarttığı dersi hiç unutmadı.

İşte bu sebepten ona "Taşın oğlu" manasına gelen "İbn-i Hacer" dendi.
?
​Dinledikten, yeterli tekrarı yaptıktan ve çalıştıktan sonra anlaşılmayacak konu yoktur. 

​Her çocuğun kendine özgü yetenekleri, özellikleri, hayalleri, hayata baktığı ve anlamaya çalıştığı bir görüş açısı vardır.

​Öğrenme de bunun gibidir. Her çocuk aynı hızda öğrenemez. Ama gerekli ortam ve şartlar oluşturulursa farklı süreler içerisinde de olsa her çocuk öğrenir.
​Beş parmağın beşi de bir değil.

​Ama her çocuk öğrenir.

​Er veya geç.
Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.