Şimdi siz bir konudan bahsediyorsunuz ya,Hemen ardından konuya balıklama dalıyorlar. Mesela aştan bahsediyorsunuz.Dişi var mı diye soruyorlar.
Şimdi siz bir konudan bahsediyorsunuz ya,
Hemen ardından konuya balıklama dalıyorlar.
Mesela aştan bahsediyorsunuz.
Dişi var mı diye soruyorlar.
Yetmiyor kaşığı sofrası?
Kardeşim sana ne dişinden kaşığından sofrasından.
Ben aştan bahsediyorum.
Bununla ilgili ne yapılabilir sen ondan haber versene.
Konuyu çarpıtacak ya.
Aklınca bahaneler arıyor.
Sebebi gayet açık.
Ön yargılı olmak diye buna denir.
Fikri ayrı zikri ayrı.
Fikri ile zikri bir olsa böyle zikzak yapmayacağından eminim.
Birisi bir konuda nasihat ediyor.
Dinleyen tüm uyanıklığını bir noktada toplayarak karşılık veriyor;
Sen yaptın mı?
Ulan sana ne o yaptı mı bu yaptı mı?
Önce sen sana düşeni almaya bak.
Öyle bir soru sorma vazifen değil ki?
Öncelikle anlatılması istenen konuya odaklan.
Hani bir düşünür diyor ya;
Sen ne anlatırsan anlat karşındaki anlayacağı kadar anlar.
Yani kapasitesi kadar.
Kısacası aştan söz edildiğinde aşı konuşalım.
O konuda bir netice alalım.
İşle dişle vs. hedef saptırıp samanaltı etmeyelim.
Anlayana sivrisinek saz, anlayamayana davul zurna az denildiği gibi.
Zurnanın zırt dediği yerden başlamaya gerek yok.