Yıllarca bu memleketi çamura sokup çıkardılar. Burası Türkiye buradan adam çıkmaz dediler. Akıllarınca küçülttüler, küçük görmeye ve göstermeye çalıştılar.
Yıllarca bu memleketi çamura sokup çıkardılar.
Burası Türkiye buradan adam çıkmaz dediler.
Akıllarınca küçülttüler, küçük görmeye ve göstermeye çalıştılar.
Kendine güveni olmayan bir gençlik yetiştirdiler.
Gazeteleri dergileri hep bu minvalde yazıp durdu.
Görevleri batıya uşak yetiştirmeyi gerektiriyordu.
Türkiye ilerleyip modernleşince kaşıntıları artmaya başladı.
Zira ellerinden yoksulluk ve fakirlik edebiyatı da gidiyordu.
Sermayeleri eksiliyor, gün geçtikçe eriyorlardı.
Yeni bir şeyler bulmak zorundaydılar.
Yakın tarihimizdeki gezi olaylarını körüklediler.
Ara sıra vuku bulan böylesi olaylar bir iki yönden barometre gibidir.
Birincisi bu maksatlı kişileri besleyen baronlar beslemelerinin toplum üzerinde ne kadar etkili olup olmadıklarını böyle şeylerden öğrenirler.
İkincisi bu kişiler kendilerini sınarlar. Nerede hata yapıp yapmadıklarını yani hangi köşeyi ihmal edip etmediklerini öğrenirler.
Her sözün söylenme, her yazının yazılma sebebi vardır.
Bu yazıyı yazmak için de bir sebep olmalıydı.
Bir internet sitesindeki haberde "Cumhurbaşkanı Erdoğan, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu'nda konuşurken salonun boş olması dikkat çekti" diyor.
Orada neler söylediğini neler konuştuğunu da sonradan yazmaya başlıyor.
Sözde Şark kurnazlığı yapıyorlar.
Algı oluşturuyorlar.
Olayın içini boşaltıyorlar.
Şahsiyet yoksunu maksatlı kalemler...Türkiye yara aldıkça sevinmek diye buna denir.
İstiyorlar ki değerlerimiz yerlerde sürünsün.
Yok efendim gerçekleri yazıyorlarmış!
Sizin gerçeğiniz de belli görmek istediğiniz de.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu'nda ifade ettikleri ancak bir liderin ifade edebileceği gerçeklerdir. O salona değil sözlerini dünyaya haykırmıştır.
Siz karanlık odalarda vızıldamaya devam edin.
