Yaşar Doğu güreş hayatında ilk defa 1931 yılı Eylül ayında Kavak İlçesine Bağlı Kaya Köyünde yaptığı bir düğün güreşinde kispet giymişti.
Pehlivanların ilk kispet giyişinde merasimler düzenlenir, dualar okunurdu. Zira kispet giymek aynı zamanda pehlivanlık unvanı almak demekti. O çok istediği halde bunları yaşayamamıştı. Belki de kispeti olmadığı için 'deste' güreşlerine pantolonuyla çıkmak zorunda kalıyor, akşam eve gelince de yırtık ve söküklerini dikerek, yama yapıyordu. Destenin bir üstü olan üçbastı güreşine çıkabilmesi için kispetli olması gerekiyordu.
Deste güreşlerinde yenmediği pehlivan kalmamış gibiydi. Artık üçbastı güreşlerine çıkmanın da zamanı gelmişti.
Yaşar Doğu ilk defa kispet giyerek yaptığı güreşi, bu güreşte verdiği mücadeleyi, halkın güreşlere olan ilgisini ayrıntılarıyla birlikte şöyle anlatmaktadır;
"Bir pehlivanın asla unutamadığı günlerden biri, belki de birincisi kispet giydiği ve kispetle güreştiği andır. Kispet giymek çocukluk çağından çıkıp delikanlılık devrine girmek ve hakiki pehlivanlığa doğru ilk adımı atmak demektir. Bu sebeple pehlivanların yüzde yüzü değilse bile yüzde doksanı kispet giyip güreştikleri günü katiyen unutmazlar. Ben de öyleyim. Kispet giydiğim günü hiç unutamam ve unutamayacağım da. O anı bütün canlılığı ile gayet güzel hatırlıyorum.
1931 yılının Eylül ayı idi. 18 yaşlarında idim. Bizim kazanın yani Kavak'ın Kaya Köyünde bir düğün güreşi tertip edilmişti. Eylül ve Ekim ayları Anadolu'nun hemen her yanında olduğu gibi bizim taraflarda da düğün ayları sayılır. Ekinleri biçmiş, bir kısmını satmış ve bir kısmını da ambara yerleştirmiş olan köylüler düğünlerini bu aylarda yaparlar...'
