Rahmetli Üstad Necip Fazıl Kısaküreki Rahmet ve Şükranla anıyorum. Geçtiğimiz günlerde oğlu babam yaşasaydı durum böyle olmazdı demiş. Güzel söylemiş.
'MÜSADEME-İ EFKARDAN BARİKA-İ HAKİKAT DOĞAR'
Ahmet SEVEN
Rahmetli Üstad Necip Fazıl Kısaküreki Rahmet ve Şükranla anıyorum.
Geçtiğimiz günlerde oğlu babam yaşasaydı durum böyle olmazdı demiş.
Güzel söylemiş.
Üstad o muhteşem üslubuyla muhteşem çözüm önerileri sunardı.
Yol gösterirdi.
Yazar tabiriyle yerinde çakardı.
Hani masaya yumruğunu vurmak deyimi var ya,
İşte öyle kalemini kafaya, kafalara da vururdu.
Yazar kalbe yazmasını bildiği kadar beyine de yazar.
Uyarır uyandırır hareket geçirir
Kim demiş yazar siyasete neşter vurmaz diye.
Necip Fazıl çıkardığı Büyük Doğular la ne yapmak istiyordu?
Neler yazmıyordu ki?
Nazım Hikmet siyasi gelişmeler karşısında sessiz mi kalmıştı?
Ve Onların çağdaşı olanlar inzivaya mı çekilmişlerdi.
Hayır hayır
Yazar bildiğini birikimlerini yazmalı.
Bir dostum Fikir adamlarına tahammül edilemeyen toplumda ilim adamı da yetişmez demişti.
Sadece ilim adamı mı?
Siyasetçi de yetişmez. Ticaret adamı da
Yazarın kalemi kâh yaraya merhem süren el gibi, kâh hekimin elindeki ameliyat neşteri gibidir.
Memleket meseleleri karşısında suskun kalmamalı.
Kalamaz da.
En çok ta onu rahatsız etmeli.
Şair Müsademe-i efkârdan barika-i hakikat doğar yani Hakikatin şimşeği fikirlerin çatışmasından çıkar demiyor muydu?
Fikirler söylenmezse demokrasiden, hürriyetten nasıl söz edilebilir.
Edebiyatı edepten yoksun bırakmadan söylemek gerek.
Zira Edebin olmadığı yerde edebiyat yoktur der Mehmet Akif.
Birileri yazar karışmamalı diyor, seyirci kalmalı öyle mi?
Hadi siz seyredin öyleyse.
Seyretmeye devam edin.
Biz memleket türküleri çağırmaya devam edeceğiz.
Memleket meselesinde susmayacağız.
Yazar susmamalı.
Yazar susarsa kalemin vebali kalır.
Fakat hakikati söylemeli.
Karanlığa ışık yakmalı
Aydınlıklara yol vermeli.
Ah Necip Fazıl seni yokluğunu nasıl özledik bilsen?
Yine Büyük Doğularla çıkıp gelsen.
Bir geliversen.