KÜLTÜREL BİR MİRAS: ANADOLU PARSI 1

  • İHSANBAŞKAN
 KÜLTÜREL BİR MİRAS: ANADOLU PARSI 1

Anadolu bin yıldır bizlere vatan toprağı olmuş, doğal, tarihi güzellikleri ve kültürel birikimiyle yaşanılası bir coğrafyaya sahip. Vatan şiiri Mehmet Akif'i "kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda"   dedirtecek kadar yüreğimize, genlerimize işlemiş bu vatan, cennetten bir köşedir.


"Akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan bu memleket bizim" ifadesi ise tüm güzelliklerimizi kapsayan bir özlemin ifadesidir.


Anadolu'muzda bizim adımızı taşıyan, hayatı beraber paylaştığımız canlılarımız, bitki örtümüz, doğal güzelliklerimiz var.


Var sözcüğü mevcut olanı anlatır. Ancak son yarım asırdır Anadolu'muzun adını taşıyan bir canlı ne yazık ki varlığını ispat edebilmek uğruna mücadele veriyor.


Bilimsel adıyla 'Pantera pardus tulliana', bildiğimiz adıyla Anadolu parsı, halk dilindeki ifadesiyle Kaplan, canavar, benekli?


Dünyanın en güzel canlılarından biridir. Genellikle sarı rengin hakim olduğu postunda bin bir türlü güzellikte işlenmiş motifleri vardır. Halı gibi narin ve parlak kürkü kahverengiden koyu sarımsı pas rengine kadar farklılık gösterebilir. Üstünde siyah benekler bulunur. Boğazlarının altında siyah noktalardan oluşan kolyeye benzeyen çizgiler bulunur.


Bilinçsiz avlanma, gösteriş, tehdit olarak görülme, kürkünün göz alıcılığı ve maddi değeri gibi sebeplerden dolayı yıllar geçtikçe coğrafyamızda her geçen yıl azaldı pars popülasyonu ve belki de tamamen yok oldu.


En son 1974 yılında Ankara Beypazarı'nda görüldü Anadolu leoparı ve vuruldu.


Belki de bize küsmüştü. Yıllarca görülmedi ortalıklarda.

Kırk yıl sonra çıktı karşımıza, Diyarbakır'da. ve maalesef elimizde yine hayatını kaybetmiş bir leopardan başka bir şey yoktu.


Yine tehdit olarak görülmüş ve yok edilmişti. Oysa o kadar değerliydi ki.


Kürkünün veya tahnit edilmiş halinin maddi değerinin yanında varlığının manevi değeri paha biçilemezdi.


Bugün Acem ceylanı, Akdeniz foku, adına türküler yakılan Telli turnalar, Akkuyruklu kartal, Ulu doğan, Vaşak, Karakulak, Çizgili sırtlan neslini devam ettirme gayreti içerisinde ve hala Anadolu da varlıklarını sürdürmeye çabalıyorlar.


Cennet vatanımızın bir süsü, değeri, güzelliği olan bu canlıları yaşatmak bizlerin üzerinde bir görev ve sorumluluk.


Bizim medeniyetimiz sevgi ve şefkati sâdece insanları değil bütün canlıları kuşatmış ve tarihte eşi ve benzeri görülmemiş iyilik müesseseleri oluşturmuştur.


Hastalanarak sürülerinden geri kalan leyleklerin bakılması ve beslenmesi için kurulan vakıflar, kuş evleri bizim ecdadımızın bir eseridir.


III. Murad tarafından 19 Mart 1587'de İstanbul Kadısına gönderilen ferman hayvanlara iyi davranılması, bakımlarının zamanında yapılması ve onlara eziyet edilmemesi üzerineydi ve bu yönüyle "dünyada hayvan haklarına yönelik ilk düzenleme" olma özelliğini taşımaktaydı.


Netice olarak bizler hayvan ve doğa sevgisi ile iç içe olan bir topluluğuz. Artık ülkemizde yeni bir türün daha yok olmaması için gerekli duyarlılığa sahip olduğumuza inanıyorum.


Bir kültür mirası olarak gördüğüm Anadolu leoparı ve Anadolu'muzda yaşayan tüm canlılar bizden varlıklarını sürdürmek için destek bekliyor.

 

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.