DAĞKÖYLÜ FATMA ÇAVUŞ KİTABINI NASIL YAZDIM?

KÖŞE YAZILARI Haber Girişi : 22 Mayıs 2020 20:44
DAĞKÖYLÜ FATMA ÇAVUŞ KİTABINI NASIL YAZDIM?
1989 da başlayan konuşmalar, belgeler, bilgiler 2017'de kitap haline geldi.

AHMET SEVEN: 30 YILLIK GEÇMİŞE DAYANAN FATMA ÇAVUŞ KİTABINI NASIL YAZDIM?


Görevimden dolayı 1989-2005 yılları arasında 16 yıl 19 Mayıs İlçesinde bulundum. O günden bugüne kadar da bağlantımı kesmedim. 1989-2017 yılları arasında bir bakıma çeyrek asır diyebileceğimiz bir zaman dilimini yaşadım. 


Bu süre içerisinde ilçede gezip görmediğim yer kalmadı diyebilirim. Bu süreçte en fazla iletişim kurduğum köylerden birisi de Dağköy oldu. Köyün tarihi geçmişi, ilçenin ilk yerleşim birimlerinden birisi olması, Milli Mücadele yıllarında uğradığı çete baskınlarına karşı kadın çoluk çocuk buna karşı koyarak kahramanlık örneği sergilemeleri ilgimi çekmişti. Çeyrek asrı geçen bu süre içerisinde köyün yaşlılarından Milli Mücadele yıllarında Dağköy'de yaşanılanları dinleme fırsatım oldu.


İzmir’in Yunanlılar tarafından işgal edilmesiyle yıllardır Pontus Devleti hayaliyle yaşayan Rumların özellikle Karadeniz kıyılarında başlattığı saldırılar şiddetini daha da artırmış, o zamanlar Bafra’ya bağlı köylerimizden olan Dağköy’de bu saldırılara maruz kalanlar arasında yer almıştı.

 

Dağköylü bir yiğit Kadın Kahraman Fatma Yalçın (Fatma Çavuş)


Erkekleri askerlik ve seferberlik emriyle çeşitli cephelere giden köyde çetelere karşı savunma kadın çocuk ve yaşlılara kalmıştı.  Bu baskınlar esnasında her iki tarafta çok sayıda zayiat vermiş, Fatma Yalçın 1897-1963 (Fatma Çavuş) isimli kadın çetin mücadeleler göstererek Türk kadını adına adeta destan yazmıştı. Fatma Çavuşun etrafında toplanan köylüler, onun öncülüğünde çeteleri püskürtmeyi başarmıştı.  


Eşi seferberliğe gidip geri dönmemiş olan Fatma Çavuş bundan sonra bir daha da evlenmemiş, vefat edinceye kadar Dağköy’de yaşamıştı.


Fatma Yalçın'ın kahramanca mücadelesi dikkat çekmiş,  Cumhuriyetin ilanından sonra bilhassa Gazi M. Kemal Atatürk’ün isteğiyle T.B.M.M tarafından çavuşluk unvanı verilmek üzere Ankara’ya davet edilmiş ancak günün şartlarında Ankara’ya gidememişti. Kendisine takdir edilen Çavuşluk unvanını vefat (1963) edinceye kadar onurla taşımış, çevresi tarafından son nefesine kadar Fatma Çavuş olarak anılmıştı.


Onunla ilgili anlatılan ve hepsi de bir kahramana yakışan çok sayıda vesika vardı. Samsun’da kutlanan Milli Bayramlara davet edildiği, atıyla birlikte geçit merasimlerine katıldığı, bir gurur abidesi gibi halkın arasından geçtiği hala o günkü heyecanla anlatılmaktadır.


Anadolu’muzun birçok vilayetinde olduğu gibi savaşın yanı sıra çete baskınlarıyla da etkilenmiş olan Dağköylüler bu arada büyük kıtlık çekmiş, mısır somaklarını el değirmenlerinde öğüterek yemek zorunda kalmışlardı.


Özellikle Rum köylerinden toplanan vatandaşlarla oluşturulan çetelerin baskınına uğrayan Dağköylülerin evlerin ateşe verilmiş, malları yağmalanmış ve hayvanları telef olmuştu. Tarihi bir mücadeleye sahne olan köyde halk kahramanca savunma yaparak destanlar yazarken tarihlerinin yazılmasına fırsat bulamamışlardı.


Bu destani savunma o günden bugüne hala dilden dile anlatıla gelmekte ve Dağköylülerin o yıllara dair söyleyecekleri sözleri bulunmaktadır. 


Milli mücadelenin devam ettiği günlerde çete reisini vurarak çetelerin cesaret ve gücünün kırılmasına, dolayısıyla saldırıların çehresinin değişmesine de sebep olan (o günlerde çocuk yaşlarda olan) Dağköylü Ali Asal’ın (Rumi 1317-M.1983) Milli Mücadelenin çocuk kahramanları arasında yer aldığı tarihi bir gerçektir.


Bu mücadele günlerinde ismi bilinenlerin yanı sıra ismi bilinmeyen kahramanların da varlığını ifade etmeliyim. Köyün Muhtarı Musa Türker (1881-1938) ve köyün İmamı Mehmet Şenol’da isimleri zikredilenler arasında yer almaktadır.


Uzun süre içerisinde Dağköylülerden dinlediğim hatıra ve aldığım notları “söz uçar yazı kalır” gerçeğinden yola çıkarak kahramanlarımızın mücadelelerini kitap haline getirmeye karar verdim.


Hatıralarını bizzat kendilerinden dinleyip kaleme aldığım yaşlı insanların çoğu bugün aramızda yoklar. Artık bu bayrağı devralma sırası üçüncü kuşakta. Aktardığımız bilgilerin kuşkusuz eksik veya fazlası vardır. Umarım eldeki bu bilgiler yeni araştırmalara ışık tutar, böylece yeni eserlerin de kaleme alınmasına vesile olur.

 

 Ateş hattında bir köy: Dağköy


Türk ve Rum köylülerinin birbirleriyle kurdukları komşuluk ilişkilerinin bir anda bozulmasına sebep kuşkusuz Rumların Pontus Devleti hayali olmuştu.


Bu emellerini gerçeğe dönüştürebilmek maksadıyla saldırılara başlayan çetelerin hedefinde Dağköy de yer almıştı.


Önceden beri gizlilik içerisinde örgütlenen Rumlar köyün yetişkin erkeklerinin askere ve seferberlik görevine gitmiş olmalarını da fırsat bilerek defalarca saldırı düzenlemiş, her defasında önlerine ne gelirse yakıp yıkmışlardı.  (Dağköyde seferberliğe aynı günde 105 veya 111 kişinin gittiği söylenmektedir)  Bu durumda kadınlar erlerinin yerini almış öleceklerse eğer düşmana karşı vuruşarak ve dövüşerek ölmeyi tercih etmişlerdi.   


Yunanlıların İzmir'i İşgali ve bilhassa Pontus Meselesi bilinmeden Rum ve Ermeni çete baskınlarının içyüzünü anlamak güçtür. Yunanlıların İzmir'i işgal etmeleriyle daha da şımaran Rum ve Ermeni çetelerin M. Kemal Atatürk'ün Samsun’a ayak basmasıyla hevesleri yarıda kalmış, Türk Köylüleri bundan aldıkları cesaret ve güvenle teşkilatlanmaya, başlamışlardı.


Anadolu'nun çeşitli bölgelerinde ortak kaderi paylaşan halk yoksulluk ve imkânsızlıklara rağmen kendi köylerini bir avuç insanla savunmak zorundaydılar. O yıllarda memleketini kahramanca savunan bilhassa Türk Kadınının ismi öne çıkmış oluyordu.  


Anadolu'nun dört biryanında binlerce Türk Kadını düşmana karşı gösterdiği eşsiz mücadelesiyle,  Nine Hatunların açtığı çığırdan yürümüş, savaş sona erdiğinde ancak birkaçının ismi duyulabilmişti. Oysa bu süreçte adı sanı bilinmeyen binlerce Anadolu kadını düşmana karşı kahramanca mücadele vermişti. Elbette isimlerinin bilinmemesi meçhul kahramanların unutulduğuna işaret değildir. Onlar bu milletin gönlünde hep yaşamış yaşatılmış ve yaşatılmaya da devam etmektedir.


Fatma Çavuş ismi yaşatılıyor


Fatma Çavuşla ilgili olarak 19 Mayıs İlçesi Kaymakamlığı (Kaymakam Ayhan Özkan) tarafından 1997 yılında neşredilen 19 Mayıs Bülteni’nde yayınlanan ilk yazılı araştırma ve röportajım önemli yankı uyandırdı. Neşredilen gazete ilgili kurumlara gönderilerek konuya dikkat çekildi.

 

Hemen ardından Fatma Çavuşun kabrinin yapılmasını teklif ettim. Yeniden restore edilerek bugünkü duruma getirilmesine öncülük ederek katkı sağladım.


 19 Mayıs İlçesinde Fatma Çavuş kitaplığı oluşturuldu. 


Köye hâkim tepede Fatma Çavuş Mesire alanı oluşturuldu. Açılışında onur konuğu olarak bulundum. Bütün bu gelişmelerin içerisinde yer almaktan büyük onur duyduğumu belirtmeliyim.

 

Dağköyde Samsun Büyükşehir Belediyesi (Başkan Yusuf Ziya Yılmaz)  tarafından Fatma Çavuş adına anıt heykel yaptırıldı. (2015)

 

Samsun-İlkadım İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü (Müdür Cengiz Çetinkaya) İlkadım İlçesinde yer alan “İlkadım Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi” ismini taşıyan okulun ismi “Fatma Çavuş Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi” (2015) olarak değiştirildi.

 

Samsunlu İşadamlarımızdan ve Ali Asalın Oğlu Avni Asal, Dağköy Kabristanlığı ve Fatma Çavuşun Kabri civarında bölgeye hâkim tepeye muhteşem bir cami inşa ederek çevre düzenlemesiyle birlikte önemli bir eser kazandırdı. (2015)

 

Fatma Çavuşun Kabriyle birlikte yaptıkları kahramanca savunmayla çetelerin püskürtülmesine sebep olan diğer isimlerin kabirleri de vatandaşlar tarafından ziyaret edilmektedir. 


30 yıllık bir çalışma geçmişi olan birikimleri 2017 yılında kitap haline getirerek okurlarıma sundum.


Konu ile ilgili çok sayıda konferans verdim. Sunum gerçekleştirdim. Okullar ve yüzlerce öğrenci tarafından ziyaret edilmesini sağladım. Halen ziyaretler sürmektedir. Bu arada yaptığım yayınlarla basında yer almasını sağlayarak gündemde tutmaya çalıştım. 

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.
  • Şükrü Bircan 25 Aralık 2021 00:00

    Hocam emeğinize sağlık. Yakın geçmiş tarihimizde bu vatan için cansiperhane ederek mücadele ederek memleketimizin kuruluşunda emeği gözyaşı kanı olan ecdadımızın ruhları şad mekanları cennet olsun inşallah. Tarihimizi ve kahramanlarımızı bize hatırlatarak gelecek nesillerimizinde bu muhterem şahsiyetleri tanımalarına vesile olduğunuz için de sizlerde sonsuz şükranlarımızı sunar bu ve bunun gibi tarihimizin altın sayfalarına nakşedilecek eserler uretmenizde sizlere kolaylıklar ve başarılar dileriz. Sağlıcakla kalın.