• İHSANBAŞKAN

BİR BÜYÜK MÜTEFEKKİR NECİP FAZIL KISAKÜREK

KÖŞE YAZILARI Haber Girişi : 25 Mayıs 2020 14:32
BİR BÜYÜK MÜTEFEKKİR NECİP FAZIL KISAKÜREK
Necip Fazıl Kısakürek'i bu millete Allahın bir lütfu olarak görüyorum. Zor zamanda hakikatleri konuşan dik duran haykıran karşılığında mahpusanelerde yatan sinmeyen sindirilemeyen bir ruhun sahibidir o.
BİR BÜYÜK MÜTEFEKKİR NECİP FAZIL KISAKÜREK


AHMET SEVEN


Büyük mütefekkir Şair yazar Üstad Necip Fazıl Kısakürekin aramızdan ayrılışının üzerinden 37 yıl geçti.

Sözü süslemeye ayrıca teferruata girmeye çalışmayacağım.

Necip Fazıl Kısakürek'i bu millete Allahın bir lütfu olarak görüyorum.

Zor zamanda hakikatleri konuşan dik duran haykıran karşılığında mahpusanelerde yatan sinmeyen sindirilemeyen bir ruhun sahibidir o.

Siper adamdır.

Savunan adamdır.

Hemen her sahada yazdığı ve her biri birer şaheser nitelikte olan eserleri bu millete büyük bir hediyedir.

Onu yazıp anlatmaya gücüm yetmeyeceğini biliyorum.

Kendi zamanında onbinlerce ruhu pörsümekten kurtarmış, yeniden mayalayıp pişirmiş tetiklemiş ileri atılmasına sebep olmuştur.

37 yıl sonra elbette konuşacaklarımız vardır.

Biz millet olarak kendisini  sahiplenip gereği gibi dünyaya tanıtamamışızdır.

Onu bütün çabasıyla başbaşa bırakmışızdır.

Adına ne kürsü ne akademi hiçbir  şey oluşturmamış olmanın suskunluğu içerisindeyiz.

Halbuki o yeni nesillere bütün canlılığı ile tanıtılmalıydı.

Bugün yoldan çevirdiğiniz herhangi birisine kimdir Necip Fazıl dediğinizde dudaklarından dökülen ilk kelime şair oluyor ve daha ötesine gidilemiyorsa bu vebal bizimdir. 

Şiirlerini kalabalık alanlarda heyecan ve coşku adına okuduk.

Slogan yaptık.

Fakat onun mütefekkir yanını felsefesini davasını bir kabuğun üzerindeki böceğin öze ulaşamayışı gibi pas geçtik.

Hangi milletin böyle bir değeri vardır?

Hangi bir millet böyle bir değeri olur da ona bu denli yabancı kalır?

Onu anlamanın önüne geçen engellere bir göz atalım:

Bir taraf onu bertaraf etmenin yolunu tamamıyla red etmekte buldu.

Bütün sanatını edebiyatını görmezden geldi.

Zira hakikate kapalı gözler kördü ve onlar körlüğün gereğini yerine getiriyordu.

Ya diğer taraf.

Necip Fazılın kalemine kan çekerek davasını savunduğu cephe?

..................................
Onlar neredeydi?

Necip Fazıl bir deryadır. Ve deryada ne ararsanız bulabilirsiniz.

Evet onu itham edenlere  karşı verdiği sözden öte bir şey yazmayacağım.

"Geçmişimi dürdüm bıktım çöpe attım. Çöpü karıştıranlar kedilerle köpeklerdir"

Hangi geçmiş bu?

Kendisinin bile tasvip etmediği ancak şeytanın yakıp tutuşturduğu ateş!

Dua ediyorum ki o ateş! Üstada güllük gülistanlık olur.

Öyle bir değer ki hangi sahaya el atsa orayı yeşertebilecek kuvvet ve kudrette.

Allah ona öyle bir yetenek nasip etmiş.

Onu eleştirenlere bakıyorum;

Unvanları bulundukları yer yaladıkları mürekkep hiç önemli değil....

Bir cümlesini dahi kuramayacak nitelikte kimseler.

Hatta bir cümlesini kavrayacak güce sahip değiller.

Bu da gayet normaldir.

Zira insan psikolojisi buna müsaittir.

Şimdi yazmaya çalıştığımız yazının mesajına gelelim.

Necip Fazılı anmakla kalmamalı, anlamaya çalışmalıdır.

Tabelalara hapsetmemelidir.

Kısaca hammalı olduğu yükü yere düşürmemelidir.

Ruhu şad olsun. Mekanı Cennet olsun
Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.